İyi yaşlanmak mümkün

Sabancı Holding ile iki yüz yıllık sigortacılık geçmişi olan Belçikalı Ageas'ın ortaklığı ile sektöre ağırlığını koyan AgeSA'nın Genel Müdürü Fırat Kuruca ile Genel Müdür Yardımcısı Roşan Dilek çok önemli bir araştırmanın çıktılarını paylaştılar.

 

Milyonlarca insanımızı hatta tüm toplumu ilgilendiren bu araştırma yaşlanma ile ilgiliydi. Fırat Kuruca öncelikle şu çarpıcı gerçeğin altını çizdi:

 

- Türkiye, çok uzun yıllar genç nüfusuyla tanınıyordu. Ancak giderek daha hızlı bir şekilde yaşlanan toplumlar arasına katıldık. Türkiye'de yaşlı nüfusun toplam nüfusa oranı 2023'te yüzde 10,2'ye çıkarak BM kriterlerine göre 'yaşlanmakta olan ülke' statüsünde yer almaya başladı.

 

Bu süreç önümüzdeki yıllarda daha da artacak. Peki Türkiye bu gelişmeye hazır mı? 

 

 

Cevap çok çarpıcı... Hazır değiliz. Peki hazır olmak için ne yapılmalı... Fırat Kuruca anlatıyor:

 

- Hukuk ve sosyal güvenlik sistemlerimizin, kentlerimizin, ekonominin ve en önemlisi vatandaşlarımızın yaşlanma sürecine hazırlığı çok önemli. Tüm bunlar dikkate alındığında öncelikle ülke tasarruflarının büyümesi açısından BES'in önemi giderek artıyor. Başka konularda topyekûn hazırlık yapmak, daha güçlü ve güvenli bir geleceği birlikte inşa etmek önemli.

 

Peki bu mümkün mü? Cevap AgeSA Hayat ve Emeklilik Pazarlama ve Strateji Genel Müdür Yardımcısı Roşan Dilek'ten geliyor:

 

- Yaşlanmaya hazırlık konusunda farkındalık ve bilinç oluşturulmalı. Sağlıklı, aktif ve mutlu yaşlı rol modellerin görünür kılınması sağlanmalı ve kuşaklar arası diyaloğun, dayanışmanın artırılmasına yönelik platformlar oluşturulmalı.

 

Roşan Dilek bu olumsuzlukların ardına herkese örnek olacak bir mesaj iletiyor:

 

- Kalıplaşmış negatif algıları yıkmaya ve yaşlanmaya hazırlık konusunda rehber olmaya devam edeceğiz. Yaşlı bireylerin bağımsız ve aktif bir yaşam sürme arzularını destekleyerek onlara öz güven ve umut aşılamayı hedefliyoruz.    

 

Hem Fırat Kuruca hem de Roşan Dilek hepimizin dört elle sarılması gereken "İyi yaşlanma alışkanlıkları" kavramını da toplumsal hayatımıza sokuyor ve şu noktaların altını çiziyorlar:

 

- Yaşlılıktan beklentiler var, fakat gerçekleşeceğine dair inanç düşük. En çok tercih edilen yaşlılık hayali doğal ve sakin bir yaşam alanına yerleşmek.

 

Evet bu inancı yükseltmek gerekiyor ve hayal olarak görülen sakin yaşamı hayata geçirmek gerekiyor.

 

Bunun için şu anda en çok tercih edilen Antalya ve İzmir gibi illerin yeniden yapılanması gerekiyor. Bu illere yenilerinin eklenmesi gerekiyor.

 

 

İşte en sevilen yaşlar

 

 

Yaşlanma araştırmasında en güzel yaşlar da ortaya çıkmış. Buna göre hayatın en sevilen yaşlarının sorumluluğun daha az, özgürlüğün daha fazla olduğu gençlik yıllarına ait olduğu görülüyor. En sevilen yaş 20 olurken, 30 yaş ikinci, 18 yaş ise üçüncü sırada yer alıyor.

 

 

Torunlar çok kıymetli

 

 

Yaşlanma ile ilgili "Ununu elemiş eleğini asmış, bir ayağı çukurda" gibi ayrımcı ifadelere karşı iletişim çalışması yapılması gerektiği vurgulanan araştırmada, torun bakımı da gündeme alındı. Buna göre katılımcıların yüzde 43'ü torun bakımına kısmen hevesli, yüzde 52'si ise bu konuda daha arzulu.

 

 

Tarımın İstanbul'daki kalesi

 

 

İstanbul Ticaret Borsası'nın (İSTİB) Başkanı Ali Kopuz ve Meclis Başkanı Ahmet Bülent Kasap, açıklamaları ve düzenledikleri etkinlikler ile tarımın İstanbul'daki en büyük destekçisi olarak öne çıkıyorlar.

 

Türkiye'nin tarımla ilgili çok önemli markalarının üyesi olduğu İSTİB'in bu tavrının, tarımın geleceği açısından çok önemli olduğu belirtiliyor.

 

Konuyla ilgili Ali Kopuz geçtiğimiz günlerde tarımsal desteklerde fark ödemelerinin payının artmasının olumlu olduğunu açıkladı, planlamaya dikkat çekti ve ekledi:

 

 

- Yolları aynı olanlar birlikte plan yapamaz. Plan konusunda birlikte hareket etmeliyiz. Ayrıca bizim defalarca dile getirdiğimiz, desteklerin tarladan ziyade mahsule verilmesi yönünde bir eğilim olmasını da önemli buluyorum.

 

Bu arada Ahmet Bülent Kasap'ın başkanlığında yapılan Borsa Meydanı buluşmaları da sektörün önünü açan çok önemli bir etkinlik olarak görülüyor.

 

 

Kendini çiftçi olarak tanıtıyor

 

 

İstanbul'da tarımın bir başta temsilcisi de Cemal Özen. Gıda Perakendecileri Derneği'nin Ortak Gelişim Kongresi'nde konuşan perakende sektörünün önemli markalarından Onur Market'in Yönetim Kurulu Başkanı Özen şunları söyledi:

 

''Bu ülke çiftçiler ürettikçe, bizler ürettikçe kalkınacak. Biz ülkenin ilk 10'unda yer alan perakendecilerinden biriyiz. Ne kadar perakende sektörü içinde olsam da kendimi hep çiftçi olarak tanıtıyorum ve bundan gurur duyuyorum. Bu ülke biz çiftçilerin alın teri ile güçlenecek, inanıyorum."

 

 

Maden suyu daha fazla tüketilmeli

 

 

Türkiye Maden Suyu Üreticileri Derneği (Masuder), geçtiğimiz günlerde Uluslararası Maden Suyu Kongresi'nin üçüncüsünü düzenledi. İlk ikisi Kızılay Doğal Maden Suları tarafından organize edilen kongre, bu yıl "Bir Ömür Maden Suyu" temasıyla yapıldı. Zaman zaman Masuder Başkanı Ömer Kızıl'ın da katkı verdiği "Maden Suyu Ekonomisi ve Sektör Geleceği" başlıklı oturumda, Yemeksepeti Market Ticari Direktörü Melis Erel Onay, Bizim Toptan Satış Mağazaları Kategori Müdürü Ali Güven, Şişecam Bölge Satış Kıdemli Direktörü Başar Tırpancı ve Döhler Bölge Satış Direktörü Hakan Şen önemli mesajlar verdiler.

 

 

Konuşmalarda maden suyunun fiyatındaki artışın son bir yılda yüzde 30'larda kaldığına dikkat çekildi. Fiyatı uygun bu sağlıklı içeceğin daha fazla tüketilmesi için çalışmalar yapılması gerektiği konusunda görüş birliğine varıldı.

 

 

Yapay zekâ ile ilgili kim ne dedi

 

 

İhlas Medya Grubu'nun aylık ekonomi dergisi olan Türkiye'de İş Dünyası önderliğinde düzenlenen İkinci Üretken Yapay Zekâ Zirvesi'nde bir noktanın altı çizildi: Yapay zekâ artık hayatımızın bir parçası hâline geldi.

 

Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi'nde yapılan toplantıda şu mesajlar verildi:

• Ahmet Kesik (Gedik Üniversitesi Rektörü): “Yapay zekâ hem sanayi kuruluşlarımızda hem de eğitim kurumu olarak üniversitemizde işin tam odağında.”

• Cem Şirolu (Yenasoft Yazılım Kurucusu): “Yeni gelen teknolojilerin pozitif ve negatif etkileri var. Bu sebeple yapay zekânın etkilerini 3 ana başlığa ayırıyorum: Birincisi devlet ayağı, ikincisi işletme ve üçüncüsü çalışanlar. Her bir grubun kendini yapay zekâya adapte etmesi büyük önem taşıyor.”

• Nalan Kurt (Nlksoft Yönetim Kurulu Başkanı): “Artık yapay zekânın hayatımıza girmediği bir alan yok. Tekrarlayan işleri insanların yapmasına gerek yok. Bu işleri yapay zekâ çok rahat şekilde çözebiliyor.”

• Ulaş Kayacan (Kayacan Holding Yönetim Kurulu Başkanı): “Türkiye'de yapay zekâ magazinleştirildi. Bu açmazdan kurtulmalıyız.”

 

 

Celal Toprak'ın önceki yazıları...