O kadar çok hızlı gelişmeler yaşanıyor ki herkes takip etmekte zorlanıyor. Önce ABD seçimleri, sonra Suriye'deki gelişmeler çok hızlı oldu. Ukrayna'da da hızlı bir gelişme bekleniyor...
İş dünyası, dünyadaki bu gelişmeleri yakından takip ediyor. Hızlı gelişmelere karşı hızlı refleksler göstermeye çalışıyor.
Bu arada kendi alanlarındaki gelişmeleri, yani iyi bildikleri işleri de asla ihmal etmiyorlar.
Bu yazıda ihracatın iki önemli ismi ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanvekilleri Çetin Tecdelioğlu ile Ahmet Güleç'in reflekslerini, önerilerini yansıtmaya çalışacağız.
Önce TİM Başkanvekilliği'nin yanı sıra İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri'nin (İMMİB) Koordinatör Başkanı Çetin Tecdelioğlu'nun görüşlerini şu bilgiyi vererek aktaralım:
- TİM bünyesinde yer alan 27 adet genel sekreterliğin en büyüğü olan İMMİB, Türkiye ihracatının yüzde 38’lik ve yaklaşık 90 milyar doların üzerindeki kısmını temsil ediyor.
Tecdelioğlu Suriye'deki gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirtiyor ve ekliyor:
- Suriye'de şu anda 10 milyon insan yaşıyor. Bu sayı kısa sürede katlanarak artacak. Bu insanların başta gıda olmak üzere acil ihtiyaçları var. Ama orta vadede bu ülkede önemli atılımlar olacak. Bunu büyük ölçüde birlikte yapacağız. Benzer bir gelişmeyi Ukrayna'da da bekliyoruz. Dünya önemli değişimlerden geçiyor. Yaşanan değişimler ihracatta da yeni pazarlar oluşturuyor. Bu pazarlara ürünlerimizi daha katma değerli, daha işlevsel, daha ergonomik ve insanların beklentisini daha fazla karşılayacak şekilde yapmamız, yaptırtmamız ve bu algıyı yönlendirmemiz gerekiyor. Bu algıyla ilgili üreticilerimizde, tüccarlarımızda, alıcılarımızda ve tedarik zincirindeki herkeste farkındalık oluşturmalıyız.
Sonra çok önemsediği bir noktayı gündeme getiriyor ve uyarıyor:
- Çin bizim en büyük rakiplerimizden biri... Büyük ticaret açığı veriyoruz. Türk iş insanları Çin'e gitmek için günlerce uğraşıyor. Çinliler buraya elini kolunu sallayarak geliyor.
Zaten açık verdiğimiz Çin'e bu kadar kolaylık göstermek ne kadar doğru, bu soru geliyor aklımıza. Sonra da mütekabiliyet yani karşılıklılık ilkesini hatırlıyoruz.
Her şart altında ihracatı artırarak, Türkiye'nin refahına katkı vermeye devam ettiklerini ve edeceklerinin altını çiziyor Çetin Tecdelioğlu ve şöyle devam ediyor:
- Her fuara katılıp alım heyetleri kuruyoruz. Ur-Ge, info stantlar gibi 300'ü aşkın etkinlik gerçekleştiriyoruz. Bu etkinliklerin yanı sıra devlet teşvikleri, destekleri, hibeler gibi ihracatçının işini kolaylaştıracak hizmetler konusunda duyurular yapıyoruz. Ayrıca yeşil pasaport konumuz var. Daha fazla ihracatçımızın yeşil pasaport kullanabilmesi için hak edenlerin önce birinci, sonra ikinci ve üçüncü pasaportlarını alabilmesi yönünde çalışmalar yapıyoruz. Amaç bu aksiyonları daha verimli gerçekleştirerek, daha çok ihracatçımıza ulaşmak daha fazla dokunabilmek, daha fazla ihracata katkıda bulunabilmek.
İhlas Medya'daki dijital değişim ile ilgili bilgiler de alan Tecdelioğlu vedalaşırken bu mesajı veriyor:
- Biz de ihracatta dijitalleşmeyi çok önemsiyoruz.
İhracatta ilgili ikinci bilgiyi Ahmet Güleç'ten alıyoruz. Geçtiğimiz günlerde Mobilya Dernekleri Federasyonu'na (MOSFED) oy birliği ile yeniden başkan seçilen Ahmet Güleç değerlendirmeye şöyle başlıyor:
- Özellikle Rusya-Ukrayna savaşı, İsrail'in neredeyse Orta Doğu'daki bütün ülkelere savaş ilan etmesi, ABD'deki seçimler ister istemez Türkiye mobilya sektörünü etkiledi. Biz 2022 yılının sonuna kadar ihracatımızı her yıl yüzde 7 civarında artırarak dünya pazarında söz sahibi olmuş bir sektörüz. 2024 yılında biraz nadasa kaldık diyelim. Çünkü emek yoğun sektörlerin fiyat noktasıyla ilgili enflasyon kur dengesinden kaynaklı biraz pahalılaştık açıkçası. Ama umutluyuz. Daha önce Trump dönemde Türk mobilyası ile ilgili mesajlar verilmişti. Şimdi Trump yeniden seçildi. Zaten seçimden sonra ABD'ye mobilya ihracatı artmaya başladı. Ukrayna savaşı biterse buradan da olumlu sonuçlar çıkar. Ama Suriye biraz farklı. Orada mobilya sektörünün altyapısı var. Belki önümüzdeki dönemde iş birliği yaparız.
Ocak ayı sonunda hem TÜYAP'ta hem de İstanbul Fuar Merkezi'nde yapılacak fuardan çok umutlu olduklarının altını çizen Ahmet Güleç sektörün önümüzdeki dönem ön plana çıkması için çok önemli bir çalışma başlattıklarını vurguladı ve ekledi:
- Evet biz sektörde Heartmade Furtniture diye bir kategori markası oluşturduk. Bu dijital portal sayesinde, Türk mobilyası 7/24 takip edilebiliyor. Heartmade Furniture'dan dünyadaki herkes Türkiye'deki mobilya firmalarını görebiliyor. Genç odası, koltuk, yatak odası, yemek odası, ofis, mutfak hangisini istiyorsa koleksiyonları görebiliyor ve iletişime geçebilme imkânı oluyor. Bu platformu çok önemsiyoruz ve bunu bir kategori markası olarak Türk mobilyasının hikâyesi hâline getirmek istiyoruz. Çünkü 213 ülkeye mobilya ihracatımız var. Burada herkes Türk mobilyasına daha kolay ulaşacak.
Ahmet Güleç ile sohbetimiz sektördeki birliktelikten duyduğu memnuniyeti aktarması ile devam ediyor ve şu hedefi ile noktalanıyor:
- Bu birliktelik sayesinde yazdığımız başarı hikâyesi olumlu sonuçları vermeye başlayacak. 2028'de dünya mobilya ticaretinde yüzde 3 pay hedefiyle, 1 milyar insana dokunmak için kararlıyız. Tasarım ve inovasyon odağında büyümeyi hedefliyoruz. Uluslararası İstanbul Mobilya Fuarı ve Furnishings & Design Istanbul gibi dünya çapında dikkat çeken organizasyonlar yapıyoruz.
Ahmet Güleç yeniden MOSFED başkanı seçilirken, yönetim kurulu Ercan Ata, Nuri Gürcan, Murat Tunç, Hasan Arapoğlu, Davut Karaçak ve İsmail Biçer isimlerinden oluştu. Denetleme kurulunda ise Gökhan Kocabaş, Orkun Cahit Güzelbey ve Rüştü Erikci yer aldı.
Kadın girişimciler 9 Ocak zirvesine hazırlanıyor. Kadın Girişimcileri Destekleme Zirvesi ve Ödül Töreni'nin yedincisi yapılacak.
Etkinlikte daha önce ödül alan kadın girişimcilerden Aynur Çeşmeliler ödülün kendilerine iyi geldiğini belirtip o günden sonraki gelişmeleri şöyle anlatıyor:
"Biz o günlerde projelere yeni başlamıştık. Ödül bizi teşvik etti. Trakyam Üreten Kadın Kooperatifleri, kadınlarımızın ürettiği ürünleri pazara taşıdı. Bölgemizin eksik olan özellikle satış noktalarında biz köprü olduk kooperatif olarak. Kooperatifimizde 320'ye yakın kadın tedarikçimiz ve 63 üyemiz bulunuyor. Şu an kemik ve ilik suyu üretimine başladık. Günde 1 ton üretimi hedefliyoruz. Köylerin tekrar üretimle barışması için geri dönüşüm noktasında eski okullarımıza eğitim ve üretim atölyesi yaptık. Şu anda 7 tane yapabildik. 2025'te bunların daha da çoğalmasını diliyoruz."
Evet ödül alan kurumlardan biri böyle bir noktaya gelmiş durumda. Ödülün teşvik edici olduğuna inanıyoruz.
Yeni yıla ilişkin mesajı, siyaset ve iş dünyasının önemli isimlerinden Alaattin Büyükkaya'nın ağzından aktaralım...
"2024 yılına başlangıçta, bir anlamda ateş çemberi içindeki Türkiye olarak başladık. 2025 yılına girerken ülkemiz bu tabloyu kendi lehine çevirdi. Dış politikada, dışa dönük riskler noktasında büyük bir rahatlamaya girildi. İçerideki ekonomik faaliyetlerde de herkes eksi büyüme olacak derken yüzde 3,5-4'e yaklaşan bir büyümeyi yakaladık. Dolayısıyla bu tablo bizi 2025 yılına girerken daha ümitli, daha güzel olarak düşündürüyor. Dövizde istikrar sağlandı, fiyat istikrarında büyük bir düşme olduğunu görüyoruz. Artık bu spekülatif davranışların büyük ölçüde ülkemizde azaldığını ve dengelerin hızla yerine geldiğini görüyoruz. Açıkçası ben 2025 yılından çok umutluyum. 2025'in, bizim için çok hızlı gelişmenin olduğu bir yıl olacağını söyleyebilirim."
Celal Toprak'ın önceki yazıları...