AL ABLACIM, YE ABLACIM

A -
A +

Eski kadınlar terziliği olsun olmasın bezbebek yapmayı bilirlerdi mutlaka. Eski çorapların içine çul çaput doldurur iple boğum boğum boğarak kafa beden kol bacak çıkarırlar. İşine özenenler fistan da biçer hatta göz yerine boncuk düğme dikip şekil yaparlar. Ünlü Soğanlı bebekleri o günlerden kalmadır meselâ. Küçük hanımlar (ne güzel bir kelimedir bu) bebeğini yıkayacak (bıcı bıcı), saçlarını tarayacak (kıpıydama), karnını doyuracak (aç bakiym aajını), ayağında sallayacak (eee eee e) sonra mutfağa geçip yemek yapacak... Tatlılar, çorbalar, salatalar... Hayale sınır yok ya, belki de börekler açacak... Onları gazoz kapaklarına koyup getirecek, "baba ye", "anne ye" diye bacağınıza dolanacak. Siz ağzınızı oynatıp hapur hupur sesler çıkarırken gözlerini iri iri açıp yüzünüze bakacak. Hafif yolu sıfatınızı ekşitip "sanki tuzu az mı gelmiş ne" derseniz bozulacak. "Hımmm pek de güzel olmuş canım, tarifini almalı" derseniz yanaklarında çiçekler açacak. İnsanın hey güzel Allahım diyesi geliyor, el kadar bebenin içinde bir annelik duygusu, dolu dolu şefkat... Boyuna bakmadan yedirecek, içirecek, doyuracak... Bu kız çocukları var ya çenebazdırlar da... Konuşmaya erkeklerden 6 ay evvel başlarlar. Çan çan çene, gece yarılarına kadar susmazlar. Taklitçidirler de, aynen annelerinin edaları ile "çok yoyuluyoyum kaydeş" derler "yemek bende, süpüyge bende, çamaşıy bende... Çocuklay da yayamaz, beni üzüyoylay!" Ah kıyamam ben sana. ÇÖZ! ÇİZ! YAZ! TAŞI! Biliyor musunuz bu modeller daha ufacıkken "abla" olurlar. Kardeşlerine kol kanat gerer, korumaya çalışırlar. Mektep dağıldı mı, hayta oğlanlar ağırlıklarını ablalarına tokalar, deli danalar gibi hürriyete koşarlar. Kızcağızlar iki çanta ve ekstradan önlükleri yüklenip evin yolunu tutarlar. Erkekler günün son maçı için top tepiştiredursun, minik ablanın ter topuklarından akar. Haylaz velet akşam eve yorgun gelir, tabii daha ödevler yapılacak. Abla şunu çöz! Abla şunu çiz! Abla şunu yaz! Hayır gibi bir cevap almayacaklarını bildikleri için daima "emir kipi" kullanırlar. Hani ellerinden gelse "ezberimi de yap" diyecekler, yani o kadar. Ablalar yok demeyi bilmez, öyle bir kelime yoktur lugatlarında... Çoraplarım nerde? Abla bulur getirir. Canı top oynamak ister ablayı kaleye geçirir. Eve çikolata gelir oğlan otrup yer, ablası kendi payını da kardeşine verir. Ben bayram harçlığı ile damperli kamyon alan ablalar bilirim, halbuki onun gönlü tahta beşiktedir. MEN DAKKA DUKKA Yıllar hızla geçer. Yeni yetme kopil bi türlü çıkmayan sakallarına takmakta, bir dikine, bir de profilden aynaya bakmaktadır. Gözler kısık, dudaklarda yarı çapkın bir hava. Kendi yaşlarında bir kıza tutulmuştur ihtimal, komşu camını kesmeye başlar. Bunu hisseden baba ona tek cümle söyler. "Men dakka dukka!" Sen milletin penceresini dikizlersen, başkaları da aynısını bize yapar. Biri onların evine bakacaktır ha! Ablasına! İki etmez, o mevzu kapanır oracıkta... Vakit saat gelip de hanım kız istendiğinde en çok erkek kardeşe koyar. Söz, nişan derken damat evi konvoy olup dayanır kapıya. Fişekler kornalar... İş dönülmez mecraa girmiştir ama yine de enişteye mesafe koyar. Mızmızlanır, tafra yapar, arıza çıkarır hiç yoktan... Abla bu... Gitti bitti. Valla ööölece kalırsın ortada... İlerleyen yıllarda roller değişir, bu sefer o başlar ablayı kollamaya... Yeğenlerine dayılık yapmaya... Kendi evine tatlı alacak ablama da... Kendi hanımına kumaş kestirecek, ablama da... Bir yere gidilecek, ablam da gelir mi acaba? BEBEK DEĞİL KADIN İşte ben bu yüzden Barby bebeklerden hiç hoşlanmam. Evcimen kız çocuklarının dünyasını kirletir zira. Bir kere Barby değdiğin zıpır, bebek mebek değil kazık kadar kadındır. Yok mini etekler, yok abiyeler, makyaj setleri, topuklu ayakkabılar. Nasıl bebek bu? Mama yemez, ayakta sallanmaz, bağra basılmaz. Batılı bunu bilerek yapar, şifrelerinize girip tüketime özendirir hınzırca. El kadar bebeye hodbinlik, lüks tutkusu, teşhircilik aşılar. Bakın Barbie'lerin ulaşmadığı coğrafyalarda (Anadolu'da, Filistin'de, Orta Asya'da) ablalar abladır hâlâ. 7-8 yaşında kız çocukları sırtına bağlanan kardeşi yük görmez, onun için çırpınırlar. Nazını çeker, burnunu siler, avutur, uyutur, ağlamasın diye şaklabanlık yaparlar. Siz hiç kardeşini sırtına sarmış bir Amerikalı gördünüz mü? Bir İsveçli, bir Alman, Fransız ya da İtalyan? Yaş farkı olsa bile ilgilenmez, yer içer, hayatını yaşar. Rahatsız olur hatta. Annesi doğururken ona mı sormuştur. Az yesin de bakıcı tutsundur icabında. Di mi ama?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.