Futbol topunu kim kaybetmiş ki sen bulasın. Ancak sünnet paranla sahip olabilirsin ona... Şimdiki gibi kaliteli de değildir. İki parça halinde satılır, kavuniçi kauçuktan bir içi vardır, patladıkça değiştirilir. Zikrolunan balonu meşin kılıfın içine sokar, üfleye üfleye şişirirsin. Ağzını kınnapla büzer, kıvırırsın alta. Zikrolunan yarığın iki tarafında sıra sıra delikler vardır. Kaytanla zig zak gider, bağlarsın potin gibi. Takdir edersiniz ki böyle bir top tam küre olamaz. Biraz armutvariymiş, asılırsanız havası kaçarmış, amaaan kimin umurunda? Bazen iki takım kuracak kadar eleman bulamazsın. İki kişiysen sektirmece oynarsın. Üç kişi isen gol atan kaleye... Çare biter mi meşru zeminde... Size her yer futbol sahasıdır... Mektepte avlu, koridor, mahallede sokak, arsa. Topunuz yoksa para toplarsınız. "Haydee pamuk eller cebe, 5 kuruş on kuruş ne varsa." Bir lirayı buldun mu koş bakkala... Hani o mavi beyaz dilimli "laylon" toplardan alırsınız. Bunlar çok hafiftir, rüzgârla yön değiştirir ve çabucak patlar. Delineni özenle keser yeni topun üzerine geçirirsin, biraz daha ağırlaşır ve nispeten mukavemet kazanırlar. Mektepte kağıtları, evde çorapları iç içe sokup top yapabilirsin sonra. "Evet Cemil sağdan daldı, bir çalım, bir çalım daha... Vurdu ve... Ah ah yapma!" Hayale sınır yoktur, hem anlat, hem oyna... O ARSA MEĞER... Yıllar sonra mahallenize döndüğünüzde bir şeye çok şaşarsınız. Meğer oyun oynadığınız arsa el kadar bir şeymiş. Halbuki koş koş bitmez zamanında, sağdan at soldan kaç. Kanatlara açıl, orta yap. Bizim çocuklarımız da halı sahayı ilkel bulacaklar ihtimal. Kim bilir belki de üç boyutlu alemde Noucamp'a çıkacak, holojen arkadaşlarla buluşacaklar... Düşünebiliyor musun kardeş diyecekler Fifa da gol atabilmek için nasıl da basardık tuşlara... Mahallenin tıfılları Kanarya, Aslan, Kartal'dan birini tutar. Nadiren Oltınordu, İstanbulspor, Vefa... Eğer top sahibi "ben Metin Oktay'mışım aslanım" derse itiraz edilmez. İsterse kaleye geçer ve Turgay olur anında! Kuralları o koyar. Üç korner bir penaltı olsun mu? "Olsun!" Topu atan mı alsın? "Alsın!" Sahi İngiltere, Brezilya ve İspanya'da da üç korner bi penaltı olur mu acaba? Gerçi top sahibi "üç penaltı bir korner olacak" buyursa da gıkın çıkmaz ya.... Taş üstü vakalarında dönüp ona bakılır. Reyini elbette takımından yana kullanır, "bal gibi de gol" ya da "ne golü yaa" buyurabilir haziruna... Bunun için şutu çeker çekmez "gole bak be" diye bağıracaksın "boru boru!" Velev ki auta bile çıksa... Size bir sır vereyim mi kazanmak isteyen top sahibi ile aynı takımda oynamalıdır, gerisi angarya. FİUVVVVT PENALTI! Diyelim kaleye bir şut geliyor. O da ne? Biri topu eliyle kesti. "Fiuvvvit Penaltı!" Bazen kaleciliği iyi olan çocuk kaledeki fasulyeyi ittirip "ben geçeyim" der, kolları sıvar. Dere geçerken at değiştirilir mi? Asla! Böylesine "iki tane" atarlar. Capon (minyatür) kale oynuyorsanız penaltı geri geri atılır. Dönersiniz arkanızı, tık topukla... Mahalle maçında ofsayt mofsayt yoktur. Hatta faul de yoktur. Malum prense dalmamak kaydıyla... Bacak arasından çalım, hele hele gol yemek karizmanızı bitirir, zerre kadar itibarınız kalmaz. Bundan kurtulmanın tek yolu vardır aynı şahsa bacak arası atmak. Hatta mümkünse bir daha. Kaleci topu üç defa zıplatırsa önü boşaltılmalıdır. Ancak yapılan degajlar ekseri öbür kalenin arkasına düşer, bir işe yaramaz. Ve meşhur kaidedir kaleden kaleye gol olmaz. Haa kaleci acemilik edip de topu ellediyse o başka... Duvardan, kaldırımdan da olmaz, çarptırıp soktun, yok öyle avanta! 6'DA DEVRE 12'DE... "Topu atan alır" kaidesi autlar için geçerlidir aslında. Gol olursa bayağı da kaleci yollanır topa. Garibim bi yandan söylenir - Neabanıyon? Dolmabahçe mi len bura? Çileli iştir vesselam hele ki arkası bayırsa... Ama pis burun yokmuş. Duy da inanma! Eline değdi! / Hayır değmedi! / Yemin et! / Et yemem. / Ananbabanössünmü? / Ne ölecek ya! Böyle durumlarda top havaya atılır, ne sana, ne bana! "Topu patlatan, camı kıran öder" dense de bu kaide mer'iyete giremez asla... Tabii içinizden "mü-zevir" çıkmamışsa. Maç umumiyetle uzar, ezanlar okunur, karanlık basar, anneler belirir camda. Ne zaman ki top görünmez olur, yenen taraftan "müthiş teklif" gelir "gol atan galip!" Kaleciler panter kesilir adeta, müdafiler, muhaccimler kaplan... İşte budur! Yepyeni bir heyecan!