Ah bu öğretmenler... Pazartesi sabahları saç kontrolünden geçmesek berberlerden bu kadar nefret etmezdik belki... Şimdi bakıyorum da keyifli dükkanlarmış oysa... Bir kere güzel kokarlar. Kenarda gazyağlı bir Vezüv sobası yanar (elbette kahverengi emaye) üstünde bakır bakraç tıkırdar. Terekte ceviz kasalı bir radyo, baygın bir ses "süne ve kımıl zararlısı" üzerinde felsefe yapar. Bir nağme de kafesten... İyi de neden saka, ispinoz değil de sarı kanarya? Didi'li yıllardan kalma soluk bir resim ararsın, bazen karşına Süleyman Seba'lı poster çıkar. Berberlerde lakırdı boldur, sanırsın ayaklı ajans. Metin Oktay'ın şutu ve Turgay'ın uçuşu üzerine saatlerce konuşabilir. Ordulu Mustafa'dan girer Gazanfer Bilge'den çıkar. Önceleri muhabbet sarar ama zamanla aynı masalların tekrarladığını hissedersin... Bayar! Berberin ahbapları akranları vardır (şimdi kanka diyorlar), bunlar ayak üstü uğrar, kolonyalara saldırır, jöleye, biryantine parmak atarlar. Ya da gazetelere dalar, sayfaları dağıttıkları bir yana kendilerine çay söyletir, sigara otlanırlar. Henüz Alamancılar üç bıçaklı Philips ve elekli Braun taşımamıştırlar. Gider bakkaldan jilet alırsın (Najet ya da Job marka) geçirirsin aletin yuvasına. Ki pis keser, bırakın çizik atmayı, parça kaldırır mazaallah! Bu yüzden sakal traşı berbere bırakılır. Usta boş kaldıkça usturasını bileyler, yağ damlatıp sürter taşa... Bilahare ucu duvara mıhlı deve gönünden kayışa çalar, bir şakırtıdır kopar. MİKROBU KİM GÖRMÜŞ? Berber kardeşimiz aynı ustura ile bütün semti elden geçirir, ondan buna "kan nakli" yapar. Hepatitli muhabetleri geç beyim bunlar bizi bozar. Hadi diyelim sabunda mikrop barınmaz ama fırça at kılındandır, ıslanır kurur, ıslanır kurur, bakteri mayalar. Olur ya bazen sivilceniz budanır. Usta kan taşını çalar, işine bakar. Berber efendi tıraşı müteakip yüzünüze sıcak havlu koyar, Pertev kremi ile ovar. Avucuna iki damla Eyüp Sabri Tuncer alır (fazlası cozlatır zira) hafifçe yayar. Limon kolonyasının mikropları berhava ettiğine inanırsın, için rahatlar. Bazıları kulak kıllarınızı, yanak üstü tüylerinizi ispirtolu pamukla yakar, bazıları ibrişim çevirir kaz gibi yolar. Berberler cesurdur, cerahat açar, çıban patlatırlar. Mebusların nazırların bile tabiplere değil kendilerine geldiğini anlatırlar. Ellerinde bir kara kerpeten vardır, ön dişe de, arka dişe de onu takar, alttakine de üsttekine de asılırlar. Demek ki diş hekimleri 20 parçalık çekim takımı almakla hata ediyorlar. Strelizasyon gibi bir kelime henüz lügâtimize girmemiştir, pipirikliler için ispirto ocağının mavi alevinde iki gezdirir o kadar. PAŞA TIRAŞI Çocuklar geldi mi koltuğun kollukları üzerine bir tahta atılır. Paşa bundan hoşlanırsa ne âlâ... Kuşa bakarken saçı uçar. Bazıları inattır (bilhassa sarılar) babasının kucağında bile tepinir, ciyaklar... Takdir edersiniz ki bunlara şekil yapılamaz, sıfır numaraya vurulur, bıngıldaklı kafa cascavlak ortaya çıkar. Bir berber bir berbere asla "bire berber birader gel beraber" demez. Çünkü bir berber diğerinin traşını beğenmez, çaktırmadan çamur atar. Daha koltuğa oturmamışsındır. Adamın gözleri faltaşı gibi açılır "Hiii! Bunu kim yaptı sana?" Filanca berber deseniz neşesi yerine gelecektir. "Unuttun mu, sen yaptın" dersin inadına. Yaaa işte adamı böyle morartırlar! Berber çırakları, çay getirir, kaputunuzu tutar, üstünüzü fırçalar, üç kuruş bahşiş için çırpınırlar. Zemine nemli talaş yayar, süpürür gıcırdatırlar. Eğer şakirt, usturanın keskin kenarı ile köpüklü balonu sıyırabiliyorsa "oldu" demektir, artık ufaktan başlar Berberlik umumiyetle aileden gelir, dededen toruna... Kalfalar asker dönüşü ayrılır, kendi düzenlerini kurarlar. KISA KES! Eskiden berberler çok model bilirlerdi, mahalleliyi de tanırlar. Kim zülüfüne meraklı, kim perçemine dokundurmaz. Kim kaytan bıyık sever, kim pos, pala, burma... Şimdi namlı bir kabadayının bıyığına ustura kaçırmışsın. Kaybol abim, hiç durma! Berber koltukları sert ama rahattır, meşin kaplama kıl tüy tutmaz. Kafalığı da ayarlar ensenize dayarlar. Makasın (elbette Solingen) sesi ninni gelir... Önünüzdeki ayna ile arkanızdaki ayna arasında akseden dipsiz derinliğe dalarsanız, felaket uyku basar. O gafletle tutmadığınız partinin propagandasını bile dinlersiniz, hatta takımınıza atar tutarlar, gıkınız çıkmaz. Bu yüzden asabiler peşin konuşur. "Kısa kes usta. Saçı ve lâfı. Tamam mı?" -Tamam. Bu yazı da bitsin o zaman.