Geçti Bolu pazarı

A -
A +

Gazocağı tamircileri ne mühim şahsiyetlerdi zamanında... Dükkanlarına kapı çalarak girersin, emir buyururlar: "Bırak oraya!" -Ne zaman geleyim usta? -Bilemem, şu an elim kalabalık, sen bir ara uğra! Bir karbüratörcünün sizi kabul buyurması ne büyük lütûftu anlatamam. Şimdi diyelim şehrin en iyi karbüratörcüsü sensin. Neye yarar? Karbüratörlü araba kalmadıktan sonra! Bizim liseyi bitirdiğimiz yıllarda her gencin gönlünde mülkiye yatardı. Öyle ya kaymakam bile olabilirdin icabında... Bir ara en yüksek puanla ziraat fakülteleri talebe aldı. "Yük Zir Müh!" Bak hele havaya. Yeşilçam filmlerinde mühendis filan beyler olur. Armatörlerle fabrikatörlerle oturup kalkar. Cadillaclar villalar... Hekimlik o vakitler de revaçtaydı... Beyazları çek, stetoskopu tak, müstahdemler selâm dursun sana. Herkes gözüne bakar, bekleme odaları çakılı hasta. Mütehassıslar hususi poliklinikleri dolanır, yüzlerce reçete yazarlar. Viziteler okkalı, para saymaktan yorulurlar. Bir zamanlar radyo tamircileri çok itibarlıydı, sonra her mahallede bir TV hastanesi açıldı. Ne zamanki kabloların yerini "entegre devreler" aldı, alayının papucu dama... KAZIK?GARANTİ! Gazetemize cihaz satan bir firma sahibi, "ürünlerimiz beş yıl garantili" demişti hiç unutmam "ama şu kadar daha verirseniz garantiyi on yıl yapabilirim pekâlâ!" Teknik servisin kurtları kül yutar mı? "Beş yıl sonra gel" dediler, "bunları bedava verelim sana!" Anlayamamıştım, neden kestirip atmışlardı acaba? Jetonum ne zaman düştü biliyor musunuz? Zikrolunan cihazların yıpranmadan hurdacıya verildiklerine şahit olunca... Teknoloji hızlı değişiyordu zira. Austın sık arıza yapan bir arabaydı, alırsın elinde kalır, atılmaz satılmaz. Deselerdi "gün gelecek Miniler uçacak" gülerdik onlara. Aklımıza mı gelirdi, Buick, Plymouth, Oldsmobil eriyecek de Skoda parlayacak! Ellili yıllarda satılan yüz arabadan 80'i Amerikan'dı, küçük otomobillere burun kıvrılırdı o sıra. Japonlara tapon derdik, Kore'ymiş Çin'miş yoklardı ki ortada... AKLIMIZA MI?GELİRDİ Sıradan bir zengin Avrupalı bir markanın temsilciliğini alabilirdi. Şimdi bırakın temsilciliği, bayilik bile aslanın ağzında. Hatırlarsınız beş on sene evvel Ericcson ile Motorola efsaneydi. Sonra bi baktık yer gök Nokia. Apple'ın, Samsung'un böyle sıçrama yapacağı gelir miydi aklımıza. Kırk yıl evvel hali vakti yerinde olanlar ya Şişli'de daire bakarlardı, ya Moda'da. Halbuki o paralarla Taşlıtarlayı, Haramidere'yi kapatabilirlerdi boydan boya. Kim, ne kadar pişman bilmiyoruz, o fırsat ele geçer mi bir daha... Eskiden "Değişmedim! Değişmeyeceğim! Değiştiremeyecekler!" yazan muharrirler çılgınca alkışlanırdı. Şimdi "hata yapmışız" diyebilenler okunuyor. Efendim ben yaylı somya yapacam, kömürlü ütü, gırgır, horoz şekeri satacam. Sen bilirsin valla. Eski malların para ettiği tek pazar kaldı... Politika!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.