Yıllar evvel 28'le (Fatih - Beşiktaş) köprüden geçiyoruz. Asabi bir vatandaş rahmetli Özal'a verip veriştiriyor. Yok bunlar Yunan'dan beterlermiş de filan. Paşa yaşasa, sallandırırmış Sultanahmet Meydanında! Yaşlının biri dayanamadı "Ya evladım çevir şurdan bir gemi" dedi, "dooru Samsun'a!" - Anlıyamadım? - Gider kongre mongre yaparsın. Vatanı ANAP'çılardan kurtarıp dönersin, zoru yok ya. - Gemi kaldırmak öyle kolay mı? - Valla o zaman da değildi! Koca vapur bu, ha deyince demir almaz. Adama evrak, ordino sorarlar. Daha kömürü tedariklenecek, kaptan, mürettebat bulunacak... Hani elinde ferman olsa anlarım da... O günlerde ancak bu kadar konuşulabilirdi. İleri bile gitmişti hatta... BANDIRMA?KANDIRMA! Güneşten süt emmiş, gök gözlü sarışın, küçücük bir tekneyle... Kaptansız, pusulasız, tayfasız... Karadeniz'in kabarık sularında bata çıka, bata çıka... Gündüzleri saklanarak, geceleri yol alarak... Çocuktum. Küçücük denince hamur teknesi belirirdi hafızamda... Meğer Bandırma, Seyrüsefain idaresinde sefer çeken okkalı (279 groston) bir gemiymiş. Glaskow tersanelerinde yapılmış, 70 metre boyunda. Süvari İsmail Hakkı Durusu, tecrübesiyle tanınan bir isim, Hindistan'a bile gitmiş gelmiş zamanında. Üsküdarlı Tahsin ise tam bir deniz kurdu, İkinci kaptan... Çarkçısı, katibi, lostromosu, serdümeni, ambarcısı, kamarotu, aşçısı, çaycısı, ateşçisi, kömürcüsü, vinççisi, halatçısı... Mürettebat tam tekmil, tek tek yazsam köşeye sığmaz. Gemide kurmay subaylar, tabipler, hukukçular da var. Ha, adlarını bilmiyoruz o başka. Böyle bir gemi nasıl "pusulasız" olabilir ki? Kristof Kolomb bile pusulasız çıkmıyordu yola. Pusula dediğin Eminönü'nde satılıyor. "Ne alırsan 1 lira"cılarda... Almayanı dövüyorlar, yanında tarak veriyorlar ayrıca. Peki koca gemi denizde nasıl saklandı? Benim bildiğim Karadeniz'de körfez, menfez yoktur, hani Bahr-i sefid olsa anlarım da... Sonra Canik limanına yanaşan vapur ile stad şovları arasında irtibat kuramadım. Sahi ne âlâka? Lisenin ağırbaşlı kızları olur, çalışkandırlar. Mum gözlükleri, örgülü saçları, kurdeleleri ve çocuksu simalarıyla hanım hanımcıktırlar. 19 Mayıs evveli panikler, deli gibi rapor aranırlar. Okul idaresi ceberuttur, velisini çağırıp zorlar. Babası diyelim kadastroda katiptir, şimdi "hayır" dese "sen ilke ve inkılâplara karşı mısın" diye soracaklar. Neticede beylerin buyurduğu olur, zavallıyı el kadar mayoyla sürerler meydana. Kola şişesinin bile kadın vücudu gibi göründüğü yıllardır, gazeteler ten rengi basılmamıştır daha. Yeşilçam edebi dairesinde icra-i sanat eylemekte, esas oğlan sadece mektup yazmaktadır yavuklusuna. Bayan bacak bayramı müstesna bir gündür. Biçare kızları yarı üryan çıkarır, yeni yetme kopillere "cıvıtma" hakkı tanırlar. Mahallenin bitirimleri çoktaaan dürbün ney tedariklemiş tribünlerde yerlerini almıştırlar. İçlerinden biri patlar "Aaa şu filanca di mi lan?" Dürbünü beriki kapar. "Vayy vay vayy. Az gelişmis ülkemizin çok gelişmiş kızına bak!" Basit basit espriler, yılışık kahkahalar... Derken muhabbet belden aşağı kayar. Gelir kahvede de anlatır, birine bin katarlar. Kızcağız arsız fısıltıların ne kadarını duyar bilemeyiz ama sokağa girerken yüzünü saklamaktadır. Hiç yoktan travma! NE?DİYORSAK?O! 19 Mayıs merasimleri Mussolini İtalya'sından alınmıştır, alınmamıştır, o ayrı mevzu... Ama şu var ki talebeler merasime baskıyla seçilir, "Duçe" usulleri ile hazırlanırlar. Fonda gıy gıy keman, megafonda sert buyruklar: Dön o yana, dön bu yana! On dakika gösteri için beş hafta uğraştırırlar. Güneşin alnında yatırır kaldırırlar, yok el salla, kol salla. Şort diz üstü, atlet sıfır yaka... Bunları da babanıza çakacaktırlar bu arada. Yetmez adamı yolda çevirir, yakasına resim asarlar. Es geç de göriym, hele bi kumbaraya mangır atma! Mayısta havalar ısınasıdır lâkin bazen de yağmur yağar. İyi de abi burası Ali Sami Yen değil ki. Yerler vıcık vıcık balçık, saplanmışsın çamura. Çaktırmadan idman muallimine dönersiniz "napçaz hocam?" -Yat lan vatan haini! Gebermedin ya! Ah be Selim Sırrı Tarcan! Ben ne diym şimdi sana? Sen çamurda debelenedur, hoparlörden o ekolu ses çınlar: Gençler! Bu sizin bayramınız! "Yok almiym" diyeceksin, ne mümkün? Ağzını yırtarlar valla! Bu sene 19 Mayıs sadece Ankara'da kutlanacakmış. Yazık. Bunu hak etmek için ne yaptılar acaba?