Pamuk ipi

A -
A +

Çukurovalı Hıdır yine pamukta karar kıldı. Niye derseniz tek kelimelik bir cevabı vardı: Alışkındı... Önce tarlayı hazırladı, otu kökü itina ile ayıkladı. XYZ Bey Sanayici bir ailenin çocuğuydu, şirkette sözü geçmeye başlayınca üretim bantlarını budamaya başladı. Artık borsa, finans, sigorta gibi "zahmetsiz ve kârlı" alanlara kaymalıydı... Mart Nisan bereketli geçti. Harranlı Halil İbrahim beklediği yağmurlar yağınca toprağı sürdü, kesekleri parçaladı, sürgü geçirdi, tesviye yaptı, tabiri caizse yatağı hazırladı. O hafta Sayın XYZ çok konuşuldu, borsada kazandığı söyleniyordu, ünlü bir mankenle samimi pozları yayınlandı. Magazin muhabirleri "aşkta da kazanıyor" şeklinde manşetler attı. Sökeli Mehmed Emin havalar ısınınca "vakittir gali" deyip ekime başladı. Yattı kalktı haline şükretti. Eskiden böyle traktörler, pulluklar, mibzerler mi vardı? XYZ reklâm sektörüne de el attı. Çekemeyenler "bu da bir nevi kadın ticareti" deseler de aldırmadı, mankenlerden cesur pozlar istedi, caddeleri, durakları poşetlik görüntülerle donattı. Iğdırlı Ali Osman eşten dosttan bulduğu parayı gübreye yatırdı. Azot, fosfor, potasyum ne bileyim hepsinden attı. Bay XYZ medyada kararlıydı. Kurduğu kablolu kanala sürpriz isimler çağırdı, yeni bir gazete için fizibilite çalışmaları yaptırdı. Ama en kolayı haber sitesiydi, üç beş genç editörle yürüyordu, ne kağıt matbaa, ne de stüdyo, yansıtıcı derdi vardı. O yıl Haziran, Temmuz sıcak geçti. Gediz eski Gediz değildi, su tabana kaçmıştı. Manisalı İhsan emmi sondaj vurdurdu, geceleri motopomp başında sabahladı. XYZ ünlü futbol takımlarımızdan birinin yönetimine asıldı, Başkanı köşeye sıkıştırdı. Yerli antrenöre, kaleciye, müdafilere, mühaccimlere verdi veriştirdi, el altından amigoları bağladı. Aydınlı Adnan, hanımı Ayşe, kızı Berrin ve yevmiyeciler çapaya giriştiler. İş gerçekten ağırdı, belleri kopuyordu, avuçları daha şimdiden kabuk tutmuş, kabarmıştı. XYZ o hafta dış politika üzerine sivri konuşmalar yaptı. Hariciye'nin ciddiye bile almadığı sığ değerlendirmeler kendi kanallarında defalarca yayınlandı, yoksa siyasete mi göz kırpmaktaydı? Ödemişli Zeynüddin bir çapa attı, bir çapa daha attı, fideleri seyrekleştirdi, otları ayıkladı. Kurttan, böcekten ürküyor, zehir saçmak da istemiyordu. Acep n'apsaydı? XYZ Uzakdoğu'dan duyulmamış bir motosiklet getirdi. Reklam kampanyası başarılıydı, eğer "yerlisini üreceğiz" zokası yutulursa (ki genelde yutulurdu) iyi satacaktı. O sarı sıcakta "pambık" toplamak kolay değildi. Çiftçiler ufacık çocuklardan bile medet umuyor, bulutlara korkuyla bakıyorlardı. Hasılı Çukurovalı Hıdır, Harranlı Halil İbrahim, Iğdırlı Ali Osman, Manisalı İhsan, Aydınlı Adnan ve Ödemişli Zeynüddin işi kazasız belâsız tamamladı. Kozalar ambarlarda birikti, çırçırlara taşındı. XYZ Çin'den tabak çanak ve oyuncak ithal etmiş, bire on kazanmıştı. Evet kurşunlu boyalar sağlığa zararlıydı ama yasak çıkasıya... Ohooo... Daha kaç parti mal getirir, eline öpene çakardı. Çır çır tezgâhları günler geceler boyu takırdadı, lifler tohumlardan ayrıldı. Çekirdekler yağhanelere gönderildi, balyalar menzile ulaştı. Gayri safi pamuk hasılasının bizi alâkadar eden kısmı, Kahramanmaraş'ta eğrildi, ağartıldı. Sonra Dengizli'ye yollandı, dokuma tezgâhlarına alındı. XYZ Bey turizm sektörüne de niyetliydi, ancak ucuza kapattığı körfez ve yarımadaları imara açabilmek için çok takla atmalıydı. Son günlerde tatsız şeyler oluyordu, savcıların cesareti can sıkıcıydı. Denizlide dokunan pamukluların bir kısmı İstanbul'a geldi, kimisi boyaya gitti, kimi beyaz kaldı. XYZ Bey o gün yakın çevresi ile bir toplantı yaptı. Yönetim krizi yaşayan küsürat partilerden birinin liderliğini gözüne kestirmişti. Böylesi daha mantıklıydı, iktidarı hırpalayıp tehdit eder, isteklerini koparırdı. Neşeli görünüyordu ancak sabaha çıkamadı, hükümet tabibi alışkın ifadelerle "kalp krizi" deyip geçti, matbu kağıda imza bastı. Babası ünlü sanayiici ABC Bey şaşkındı, perişandı. İlk defa uğradığı cenaze işlerinde hoş karşılandı, memurlar baş sağlığı dilediler, çay söylediler. İhtiyar adamın gözü bir ara duvardaki levhaya takıldı. Sordu "bu bir dua mı?" "Hayır bir şiir" dedi muhatabı. "İsterseniz okuyabilirim." - Lütfen. - ....ve kem min feten yümsi ve yusbihu aminen / Ve gad nüsicet ekfenühü, fe huve la yedri! - Yani? - Şöyle açıklayayım: Bazı kimseler vardır emellerinin hayallerinin peşinden giderler, gecelerinden sabahlarından emindirler. Halbuki (muhakkak) kefenleri dokunmuştur. Bilemezler!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.