Sınırlı sorumlu yapı imar...

A -
A +

Ananın babanın iyi kötü bir evi vardır. Tamam kerpiçtir, ahşaptır ama aş istemez, su istemez, bedava. Bahçesinde dut ağacı, kümes, havuz, tulumba... Ancak gelin hanım kayınvalide ile yapamaz. Göstere göstere bayrak açmasa da, ufaktan ufaktan "ayrı ev" terimini terennüme başlar. Bahanesi hazırdır "Ben bu 12 kişilik masa örtüsünü boşuna mı ördüm, bi koltuk kanepe alamadık, bi dantel fincan yayamadık, gün yüzü görmeden ihtiyarlıycaz!" Kazanan o olur "he" der çıkarsınız kiraya. Lâkın aybaşları geligeliverir, elde avuçta bi şey kalmaz. Ve yeni bir cümle dolanır dilinize "Ah bir evimiz olsa!" Bir daire takriben 100 maaşa bedeldir, takdir edersiniz ki boyunuzu aşar. İşte tam burada kulağınızda o tılsımlı kelime çınlar. "Kooperatife katıl! Fırsatı kaçırma!" 80'li yıllar... Başvekilimiz ve şairimiz Bülent Ecevit kooperatifli masallar anlatmaktadır halka. Cesaret alır, en sınırlı sorumlusundan (SS) bir tane bulur, oturursunuz masaya. Sözleşmede minik minik harflerle dizilmiş yazılar vardır, ağdalı cümlelerden bir şey anlaşılmaz. Zaten hayal avcıları sizi size bırakmaz. "Efendim bir imza da şuraya!" HAYIRLI OLSUNA O gün mahalleli heyecanlıdır, "Vay filancanım teyze mahdumunuz kooperatife yazılmış ha?" -Yaa evlâdım, sonunda... Kadayıf sardıran hayırlossuna koşar. Kiranın 500 lira olduğu yerde 250 lira ile ev mi yapılır? Zordur ama kooperatifin büyüsüne inanırsınız. Güçlerinizi birleştirip voltran oluşturacaksınızdır. Bir pençe ile hafriyatı halledecek demiri icabında Venüs'ten getirecek, çimentoyu tunçlaşan bağırlarınızda kavuracaksınızdır. Sadece arsa meselesi çetrefillidir biraz. Kooperatif başkanı Ankara'ya gider gelir, mebusların nazırların kendisini nasıl karşıladıklarını anlatır haziruna. İnanırsınız... Bu arada altındaki araba değişmiş, oğlunu yurtdışında okutmaya başlamıştır. Düne kadar tütün saran adam John Wayne gibi puro yakmakta, halkalar üflemektedir havaya. Neticede mücavir alanın sonlandığı kuytuda bir arsa bağlanır. Bu kuş uçmaz kervan geçmez yeri beş sene evvel gösterseler kesin itiraz edersiniz ama direnciniz azalmıştır. Neyse arsa alındı ya, gerisi kolay... Aidatlarınızı günü gününe yatırırsınız, lâkin şantiyede yaprak oynamaz. Bir kaç kum eleği birkaç el arabası, bir briket büro ve sineklenen bekçi baba... Zaman zaman gayrete gelir çalışırlar. Üç yılda su basman seviyesine varır, beş yılda ikinci katın betonunu atarlar. Kabası biten inşaat öölecene bekler, üzerinden yazlar geçer, kışlar geçer, ot biter, demirler pas olup akar. Gidip başkana şarlamaya kalkarsınız. Ama o sizi kapılarda karşılar, elini dostça omzunuza koyar. "Malumunuz efendim 1163 sayılı kooperatifler kanununun ilgili hükümleri gereğince gerçek ve kamu tüzel kişiler..." Bir sürü laf... Verin paramı dersen, "hayhay derhal!" Gelgelelim hesap TL üzerinden yapılır. Altın döviz alıp başını gitmiştir bu arada. Bu mevzuya girmeseniz iyi edersiniz, asabiye mütehassısı ile dost olursunuz sonra. YAZ TAHTAYA BİR DAHA Derken efendim "fevkâlâde toplantıya" çağrılırsınız, kooperatif başkanı maharetini kullanır, itimat tazelemeyi başarır. İnce işçilik için "ara ödemeye" ikna olursunuz. Ancak ince işleri de kabadır, sunta kapılar, kireç badana, defolu fayanslar, damlatan batarya... Neyse, geç olur güç olur ama binalar çıkar ortaya. Son bir toplantı daha yapılır. "Haydi eller torbaya!" Aynı parayı ödemişsindir sana düşer ara kat güney cephe, ayı günü içinde lebiderya. Bana düşer bodrum, küf, rutubet, zifiri zindan, toprağın altında. Kura günü hanımına "zemin çıkarsa dayanamıycam" diyen bir ihtiyar bilirim, korktuğu başına gelmiş, nüzul (inme) inmişti oracıkta. Haa yıllar sonra önünden cadde geçmiş ve bir banka on daire parası teklif etmişti o başka... Bade harab-el Basra! Bazı Kooperatifler "hizmet için çırpındıklarından" kimseye hayır diyemez aynı daireyi on kişiye satarlar... Ki burada EGO (Erken Gelen Oturur) kaidesi tatbik edilir daima. Geç kalan üstüne su içer, ya da kına... Pişkindirler, size başka bir sitede daha alımlı bir daire vaad eder, işi tatlıya bağlarlar. Eh ödemeniz gereken yeni senetleriniz olacaktır tabii, tapuyu kurtarmak için razı olursunuz farka... Esas üzerine mütaalayı atlamayalım. "Kooperatif" terimi gavurca "co" (beraber) ve "operative" (iş yapmak) kelimelerinden mürekkeptir aslında. Ama ben -bakın burada açıkça belirtiyorum - başka bir modelden yanayım. "Kursorennika!" O da mı ne? "Kurda sormuşlar ensen niye kalın?"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.