Bir hikâye…

A -
A +

Bir zamanlar bir ülkede halk ayaklanır hükümdara karşı. Kendilerince haklılardır da.

 

Ne adalet ne düzen kalmıştır ülkede.

 

Hükümdar, ayaklanan halkı meydandaki devasa havuzun etrafında toplar ve bir konuşma yapar;

 

"Eğer isterseniz benden çok kolay bir şekilde kurtulabilirsiniz.

 

Böyle isyan etmenize hiç gerek yok, şimdi ben bu havuzu boşalttıracağım, üzerini de kapattıracağım, sizden tek isteğim bu havuzu süt ile doldurmanız.

 

Herkes gece yarısından sonra bu havuza bir kova süt dökecek. Ammaa, herkes tek başına dökecek sütü; kimse kimseyi görmeyecek.

 

Güneş doğarken hepiniz burada olun.

 

Havuz süt ile dolduğunda ben tahtı bırakıp gideceğim.

 

Ertesi gün sabah olur herkes sevinçle toplanır havuzun başına.
Öyle ya artık bu düzenbaz hükümdardan kurtulacaklardır.

 

Hükümdar da gelir ve üzeri kapalı havuz açılır.

 

Bir de ne görsünler?

 

Havuz besberrak suyla doludur!.. 

 

Çünkü herkes aynı şeyi düşünmüştür;

 

“Onca sütün içinde benim döktüğüm bir kova suyu kim fark edecek?”

 

Hükümdar konuşur;
"Gördünüz mü? Kişi kendinden bilir işi…
Siz düzenbaz olduğunuz için, beni de öyle saydınız. Boşuna ayaklandınız, içinizden kimi seçerseniz seçin sonuç hiçbir zaman değişmeyecek.

 

O yüzden ben tahtımda kalıyorum siz de layık olduğunuz sistemin içinde!..”

Ninem diyor ki; Arsıza söz, pişkine yüz dayanmazmış.

 

 

 

Halime Gürbüz'ün önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.