2000 yılından (1995 veya 2003 diyenler de var) sonra, yani dijital dünyanın tam ortasına doğanlara bildiğiniz gibi Z kuşağı deniyor. Z kuşağı çocukları için teknoloji şaşılacak bir şey değil. 80'li yıllarda doğanlar için araba ne kadar normalse Z kuşağı için de dokunmatik ekranlar, üç boyutlu filmler ve mobil iletişimin her türlü aracı o kadar normal. Yani onlar için şaşılacak hiçbir şey yok.
Z kuşağını anlatan binlerce yazı yayınlandı bugüne kadar ama hiçbir yazı bana göre 30 saniyelik bir özel video kadar açıklayıcı değildi. Belki çoğunuz seyretmiştir; 1 yaşlarında bir çocuk dergideki fotoğraflara, tıpkı bir tablet ekranına dokunur gibi dokunuyor. Sayfaları çevirmek yerine, dokunmatik bir ekrana dokunuyormuş gibi parmağını sağa doğru kaydırıyor. Sayfada bir değişiklik olmayınca şaşırıyor bebek. Sonra fotoğrafları büyütmeye ve küçültmeye uğraşıyor. Yine beceremeyince "Acaba benim parmağım mı bozuk?" diye düşünüyor olacak ki parmağını bacağına bastırıyor.
Parmağıyla ilgili bir problem olmadığına ikna olunca da artık önünde bozuk bir tablet olduğundan emin oluyor. Yani bizim için bir dergi, Z kuşağı için bozuk bir tablet...
Z kuşağıyla ilgili gündemde olan bütün konular maalesef bu video kadar komik ve eğlenceli değil. Özellikle bilgisayar bağımlılığı ve türlü tehlikelerin kol gezdiği internet dünyası ebeveynleri endişelendirmeye devam ediyor.
Uzmanlar konuyla ilgili sürekli yazıp çiziyorlar. Psikiyatr Dr. Zafer Atasoy da bu konuyla ilgili belki de en çok düşünenlerden bir tanesi. Atasoy'a göre bütün mobil iletişim cihazları mutlaka ergenliğe kadar aile tarafından kontrol edilmeli.
Gençlerin ve çocukların sanal ortamda art niyetli insanlara karşı korumasız olduğunu söyleyen Dr. Atasoy, "Teknolojik ürünlerdeki uyaranlar o kadar cazip ki sadece çocuklar değil, yetişkinler de onlardan kopamıyor. Bu nedenle yapılabilecek tek şey yetişkinlerin de bu aletleri kullanmayı öğrenmesi! Çünkü bir çocuk cep telefonunu ya da bilgisayarı anne babasından daha iyi kullanırsa bu aletler bir süre sonra sadece onun oluyor" diyor.
Dr. Atasoy'a göre teknolojiden korkmak çözüm değil. Asıl korkulması gereken şey anne babaların ev içindeki iletişimsizliği veya çocuklara yansıyan geçimsizlik. Çünkü eğer evde mutlu bir aile tablosu varsa diğer bütün olumsuzluklar kolay bir şekilde aşılabilir.
O hâlde Z kuşağını tehlikelerden korumak için sürekli endişelenmek ve yakınmak bir işe yaramıyor. Harekete geçmek ve uzmanların da görüşlerini alarak bir şeyler yapmak lazım. Yapılacak ilk şey de çocukların konuştuğu dili daha iyi anlamak için teknolojiye biraz daha hâkim olmak. Çünkü ancak bu konuda gayret gösteren ebeveynler çocuklarının hangi siteleri gezdiğini, kimlerle konuştuğunu takip edebiliyor.
Çocuğu ekran başında yalnız bırakmakla, kalabalık ve tehlikelerle dolu bir caddede yalnız bırakmak arasında hiçbir fark yok. Yasaklamak da işe yaramadığına göre yapmanız gereken tek şey çocuğunuzun elinden tutup çocuğunuzla gezip dolaşmak.
Velhasıl, gerçekten de zor iş Z kuşağı çocuklarına ebeveyn olmak...
"ANADOLU ASLANI" BAŞARIYA DOYMUYOR
İhlas Koleji Robot Kulübü'nün projesi olan "Anadolu Aslanı" isimli robotumuz, Süleyman Demirel Üniversitesi 16. Uluslararası Bahar ve 2. Bilim Şenliği kapsamında düzenlenen robot yarışmasında birçok üniversiteyi geride bırakarak Türkiye ikincisi olurken İstanbul Gelişim Üniversitesi tarafından organize edilen Liseler Arası Robotik ve Projeler Yarışması'nda da şampiyon oldu.
Emeği geçen herkese teşekkür ediyor, huzurlu ve başarılı bir ömür diliyorum.