2008 ve umutlar

A -
A +

Başarının temel şartı inanmakmış. Futbol Federasyonu Başkan Vekili Affan Keçeci de, "inandım" diyenlerden. Öyle ki, sorumluluğunu üstlendiği Milli Takım kafilesinin Almanya kampında, "Türkiye 2008'de Avrupa şampiyonu olacak" diye haykıracak kadar inanmış biri. Diyeceksiniz ki, 'Bir idarecinin, takımın önüne böyle bir hedef koyması kadar doğal ne olabilir?' Doğru... İdareci hedef belirleyen insandır. Ama, 2008 Avrupa elemelerinde şartların ne kadar ağır olduğu ortada... FIFA'nın Türkiye'ye kestiği ceza 6 maç, altısı da tarafsız ve seyircisiz sahada oynanacak. CAS'tan bir indirim çıkma ihtimali ise çok uzak. Üstelik Milli Takım'da yeniden yapılanıyor. Bu takımda Emre Belözoğlu gibi bir virtiöz yok... Hakan Şükür yok... Alpay yok... Gençleşmiş ve yenilenmiş bir takım var. Buna rağmen Keçeci ve arkadaşları, "Gruptan çıkar mıyız?" endişesi taşımadan iddia ediyorlar: "Şartlar ne olursa olsun, elemeler seyircisiz yada seyircili, maçlar nerede oynanırsa oynansın, Terim ve ekibine sonsuz güven duyuyoruz. Projelerinin arkasındayız." İşte olay bu... İşte ekip bütünlüğü bu!.. Fakat, bu söylem federasyon içinde aynı desteği görüyor mu? Yani madalyonun diğer yüzünde Keçeci'nin coşkusu, güveni ve huzuru var mı? Maalesef!.. Beylerbeyi'nde birbirlerine selam dahi vermeyen iki futbol adamı oturuyor. İkisi de Türk futbolunun yarınını plânlıyorlar... İkisi de tavizsiz, "ben dedim oldu" havasındalar. Biri, Haluk Ulusoy ve ekibine seçim kazandıran başkan danışmanı Gündüz Tekin Onay. Diğeri, bu ülkenin futbolda yaşadığı en büyük başarıların mimarı Fatih Terim... Bu ikilinin arasındaki soğukluk ekip bütünlüğüne gölge düşürüyor. Terim'in, "10 yıllık gelişim projeleri" için "çağdışı" diyen Onay'ın, "2008'de şampiyon Türkiye" hedefine Başkan Vekili Keçeci kadar inanmasını kim bekleyebilir? İşte, insanın kafasını karıştıran bu sorular, Milli Takım için puan hesaplarının yapılmadığı şu günlerde cevaplanmalı. Aksi takdirde, işte buraya yazıyorum; halının altına süpürülen ve Eylül 2006'dan sonraya bırakılan her mesele, Keçeci ve Terim'in elini zayıflatır. Keçeci'nin iddiası da, 2006 Dünya Kupası öncesindeki iddia sahiplerininki gibi havada kalır. Bizden söylemesi!. Büyük F.Bahçe! Olağanüstü Genel Kurul, başkan adaylarının durumu, teknik adam ve transferler!.. F.Bahçe'de her şey Aziz Yıldırım'a endekslenmiş. Papatya falı bakar gibi, "dönüyor", "dönmüyor" hesapları yapıyor koca koca insanlar. Yıldırım merkezli bir dünyada yaşıyor F.Bahçeliler... "Aziz Yıldırım'dan önce" ve "sonra" diye... Yada, "Yıldırımlı" ve "Aziz Yıldırımsız F.Bahçe" diye... Hay Allah!.. Bu nasıl iş? F.Bahçe'ye başkan olabilmek için yarışan insanlara ne oldu? Bir dönem, F.Bahçe'nin geleceği olarak görülen gruplar nerede? Sayısı 40'ı aşan gruplar buhar mı oldu? Sahi, 40'ı bir araya gelip de F.Bahçe'de demokrasiyi hakim kılacak bir adım atamıyor mu? F.Bahçe'yi canı istediği zaman kongreye götüren Yıldırım'a karşı güçlü bir aday çıkaramıyor mu? Maalesef çıkaramıyor!.. Maalesef hepsi sus pus! Bir tek Güven Sazak Başkan, "F.Bahçe'de dağ gibi büyüyen sevgi; ortamını bulamazsa, borsada hızla değer kaybeden kağıt parçalarına döner" sözüyle anlayana kabilinden manalı laflar ediyor. Hepsi o... Gerisi, pusuda "Yıldırım dönmezse"nin üstüne hesaplar yapıyor. Sorarım size, böyle F.Bahçelilik olur mu? Şenliğe bakın... Yarın, Yıldırım dönmezse - ki öyle bir ihtimal de kalmadı - adaylardan aday beğen... Dönerse mi, orası tam bir komedi... İşte gazetelerde isimlerini başkan adayı olarak okuduğunuz; Mehmet Ali Aydınlar, Mehmet Yıldırım, Saadettin Saran, Ferit Şahenk ve Hamdi Akın gibi anlı - şanlı F.Bahçeliler, o gün geri çekilecek!.. Pes doğrusu!.. Söyleyin Allah aşkına... F.Bahçe camiasının büyüklüğü Yıldırım'ın iki dudağı arasında mı? Affedersin Aziz Başkan meğer sen ne büyükmüşsün!.. Meğer, sana ne büyük haksızlık etmişiz de haberimiz yokmuş!.. Aman Başkan... Oldu olacak, iki büyük yıldızla dön de, şanın büyük olsun! Uyanık R.Madridliler Geçen hafta yazdım, Juventus'un içine düştüğü çıkmazı... "Aman elinizi çabuk tutun, küme düşme tehlikesiyle karşı karşıya olan Juventus'un yıldızlarına ilk kancayı siz atın..." Biz yazdık, ama kulüplerine "dünya yıldızı" vaat eden bizim yöneticiler, Real Madridli yöneticiler kadar uyanık olamadılar. İspanyollar, Juventus'un tam 6 futbolcusuyla ön protokol yaptı. Eee; ne demişler iş bilenin kılıç kuşananın. Pekii bu süreçte biz ne yaptık. Roberto Carlos'u, Morientes'i ve Crespo gibi yıldızları kağıt üstünde transfer ettik. Peki, elde olan ne mi? Koca bir hayal kırıklığı!.. "Şartlar ne olursa olsun, elemeler seyircisiz yada seyircili, maçlar nerede oynanırsa oynansın, Terim ve ekibine sonsuz güven duyuyoruz."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.