Hayâllerle, gerçekler sürekli birbirleriyle savaşırlar... Türk sporu için Süreyya Ayhan daha 10 yıl öncesine kadar bir hayâldi. Bugün ise bir güneş gibi gözkamaştırıyor! ..Ve, herkes o güneşin etrafında toplanıyor! Ama yarın, o da bir kuş gibi zaman değirmeninin öğüttüğü yıldız bulutlarında uçup gidecektir. Tıpkı, halterci Naim Süleymanoğlu gibi! Şair ruhlu dostum Fikret Çetinkaya'nın kulakları çınlasın... O, Türk atletizmi için; Neriman Tekil ekolünden yetişen gerçek bir hayâl adamıydı. Cüneyt Koryürek'in Şişe Cam'da tesis ettiği büyük heyacan dalgalanmasından sonra kış uykusuna yatan Türk atletizmini uyandırmak için az çaba sarf etmedi hani... Önce, gözü futboldan başka bir şeyi göremeyen Fenerbahçe Kulübü'ne atletizmi sevdirdi. Bu kulübe, aralarında Donovan Bailey gibi büyük yeteneklerin de olduğu iddialı bir atletizm takımı kurdurdu. Ancak, Fenerbahçe'de kalıp, G.Saray ve Beşiktaş gibi Türk sporuna lokomotiflik yapan güzide kulüplerimize örnek bir model tesis etmek yerine, federasyon başkanlığı sevdasına kaptırdı kendini. Amacı, atletizmi bu ülke insanına sevdirecek dünya çapındaki genç yabancı atletleri Türkiye'ye çekip, onları birer lokomotif gibi değerlendirmek ve bu arada ülkemizdeki gizli potansiyeli ortaya çıkarmaktı. Ne acıdır, Türk atletizmi için büyük hayâller besleyen Fikret Çetinkaya, "Türk Milli Takımı'nı devşirmeler topluluğuna çevirdi" tarzındaki küçük eleştirilere dayanamayıp çekildi. Ama geriye, 10 yıl önce tesis ettiği "İsimsiz Yetenekleri Bulup Kazanma" projesi sayesinde, Süreyya Ayhan gibi bir atleti bıraktı. Geç de olsa teşekkürler Fikret... Teşekkürler Semra Aksu... Teşekkürler Mehmet Yurdadön... Teşekkürler Yücel Kop. Köyde büyüklerimiz derdi ki; "Tohum ekinceye kadar senindir, ektikten sonra tarlanın, olunca da başkalarının." Süreyya Ayhan şu anda Türkiye'nin yıldızı... Ama, pazar akşamı Dünya Şampiyonu olduğunda o bir dünya yıldızı olacak. Giyimi, kuşamı, yemesi, içmesi, antrenmanları, yarışları, kısacası hayatı didik didik edilecek! Belki de Süreyya, Dünya Şampiyonası'ndan sonra katılacağı bir çok yarışta beklenen performansı veremeyecek. İşte, o gün Türkiye, Süreyya'ya destek vermeli... Bilmeli ki; bir büyük sporcu, küçük yarışları kaybetse de olimpiyat gibi büyük yarışları kazanacak hedefler beslemektedir. Unutulmamalı ki, Pele, dünya futbolu için ne ise, Hamza Yerlikaya da dünya güreşi için oydu. Futbol hâlâ Pele'den faydalanıyor, peki ya asrın güreşçisi Hamza? Bırakın dünyayı, biz bile kendi kıymetlerimizin farkında değiliz. Dünü anmadıkça, şimdiyi anlamakdıkça, yarına dönük umutlar besleyemeyiz. Unutmayalım, 70 milyonluk Türkiye'de sadece bir Süreyya olmamalı. Bu ülke başka şampiyonlar da çıkarmalı... Bu da ancak, sporda ileri ülkelerin gittiği yolda koşmakla olur... Akıl ile yeteneği birleştirip, atletizmi bu ülkede futbol gibi meslek yapmak, para ile başarıyı birleştirip, Vestel gibi iş yapıp fabrika kurmakla olur. hcicek@tg.com.tr