Ağıt!

Yağmur!.. Ağırlaşan zemin bahanesine sığınmak, neye yarar? Artık her şey bitti, "nerden geldi bu karanlık?"diye ağlamanın faydası yok. Avrupa Fatih'i (!) G.Saray'ın son türküsü "Hicran üstüne hicran!"artık. "Kolay olur"dediğimiz Cluj bile İtalyan hakem takdiriyle 10 kişi kalmasına ve bir de penaltı avantajı sağlamasına rağmen kâbus olup çıktı, ahh! Artık; G.Saray'ın o şanlı Avrupa hikayesi masal, "Bir varmış, bir yokmuş". Ahh, Dany, yanlış kale! Ahh, Melo, kaçar mı o penaltı? Neyse ki Burak' ın golü teselli oldu. Ahh... Nerde benim, alınTERİM? Sakın; yüzüme bakma öyle, boş boş. Her şey bitti, git, yat, rahat uyu artık! Kalp dayanmaz bu gerilime... Bir daha çıkma bu kulvarlara sakın; "Şehir efsanesiydi o"rüzgar, geldi geçti, adamım. Şimdi, yıldızlardan ne bir Ay ne de bir Sal çıkıyor. Köprünün altından çok sular aktı, boşa geçiyor, emek ve zaman... Adliye koridorlarında hesap kolay da, ya mizan ne olacak? "G.Saray'ı küllerinden doğuracağım"vaadiyle umut tacirliğine soyunanlar, bu mu sizin G.Sarayınız? Sevdanla yananlar yanıldı, acı gerçek; fena, eserinizse ortada. Yazık! Muslera, Eboue, Semih, Dany, Riera, Hamit, Melo, Selçuk, Amrabat, Umut, Elmander, hiçbirine kızamıyorum, artık. Çünkü onlar konu mankeni, ya siz? G.Saray büyük hem de çok büyük, bir şekilde toparlanır o. O yüzden bağırıp, çağırmayı o güzel anılara yakıştıramıyorum. Biliyorum, o kadar kolay değil kurutmak, yaşla dolu gözlerimin nemini. Garson, bir çay daha, demli olsun. Anılarda kaybolup, ufukta geleceği arıyorum. Kaybettiğimiz güzellikleri belki yeniden bulurum diye.. Bekliyorum, sıkılmış yumruklar bir bayrak gibi dalgalanacak diye...