"Eli işte gözü oynaşta" derler ya Ankara deplasmanındaki F.Bahçe aynen bu havadaydı. Sarı-lacivertliler, G.Birliği karşısına galibiyet için çıkmıştı, ama asıl gaye dünyanın en iyi takımlarından M.United'a karşı Şampiyonlar Ligi'nde salı günü oynayacağı maçı kazanmaktı. Kafalar bu karşılaşmaya şartlanmıştı. Hal böyle olunca "Aman bir sakatlık olmasın!" temennileri öne çıktı. Daum da böyle düşünmüş olmalı ki sakat olan Serhat'ı G.Birliği önünde riske etmedi. Ama, Alman teknik adam her zamanki kurnazlığını göstermeden edemedi. Baktı ki, ev sahibi takımda Youla, Ali Tandoğan ve Ceyhun yok, bu avantajı değerlendirmek için sahaya yine hücum prensipleri üstüne kurulu bir kadro sürdü. Gerçi tertip de taktik de geçen haftalardan farklıydı; 4-3-1-2. "Fark nerede?" diye merak edenlere anlatalım. Birincisi, oyunu 20 metrelik bir derinliğe sıkıştıran F.Bahçe geçen haftaların aksine sahanın tamamını kullanmak zorunda kaldı. Maçın büyük bir bölümünde taa ki, Mehmet Yozgatlı, Fabiano ve Murat Hacıoğlu oyuna girinciye kadar hiç etkili olamadı. Bu ana kadar dar alanda bireysel hareketleriyle yıldızlaşan Alex, Aurelio ve Tuncay gibi teknik becerisi yüksek oyuncular etkili olamadı. Bu yüzden F.Bahçe maçın başındaki bir iki deneme dışında düşündüğü hücum organizasyonlarından sonuç alamayınca, strese girdi. İkincisi, F.Bahçe Nobre - Van Hooijdonk ikilisiyle yine çift forvetli başladı karşılaşmaya. Arkalarında Brezilyalı Alex tek olarak görev yapıyordu. Onun da arkasında, daha önce çift ön liberonun görevlendirildiği bölgeye bu defa Serkan, Aurelio ve Tuncay üçlüsü yerleştirilmişti. En geride de klasik 4'lü blok vardı. Ana düşünce, hücumda 6 kişiyle basan bir forvet hattı, top kaybedildiğinde ise 7 kişilik bir blokla savunma yapmaktı. Tabii bu dizilişteki amaç, G.Birliği'ni etkisiz kılmaktan çok, M.United'tı. G.Birliği, Sedat'ın müthiş füzesiyle bir de gol bulunca, zor maç daha da zorlaştı. F.Bahçe'yi böyle zor durumlarda kurtaran olay, ölü toplardı. Ne var ki, dün Van Hooijdonk kullandığı tüm atışlarda havanda su dövdü. Korner atışları da sonuç vermedi. Ümit'in nefis kafa vuruşu boşa çıktı. Maçın başında sahanın en çalışkanı Serkan'dı. Onun ortasında Nobre'nin bir kafa vuruşu vardı ki, o kadar olur. Ama Allah için kaleci Ömer'in topu kornere çelişi de o kadar alkışa değerdi. Ama sonuç yoktu. İşte bu kritik noktada devreye yine dahi Daum girdi. Üç oyuncu değişikliğini birden yaptı. F.Bahçe bir anda tempoyu yükseltip, oyunu istediği dar alana sıkıştırarak, Alex'i öne çıkardı. O andan sonraki bölüm tek başına Alex şovuna dönüştü. Brezilyalı, Kayseri ve Sebat maçlarında olduğu gibi yine hünerini ortaya koydu, Nobre ile duvar pasına girdi, sonra peşine üç kişiyi birden takarak, gollerini atıp, Fener'i de Daum'u da ipten aldı. Alex'in golleri maç bitmeden F.Bahçe'nin bitmeyeceğini kafalara bir kez daha kazıdı.