Yazılı basının tiraj kaygısı... Görüntülü basının reyting telaşı medya sektörünü kanser hastası durumuna soktu... Artık, herkesin kafasında bir şüphe var... "Bu haber doğru mu... Aslı astarı var mı?" diye... Örnek mi, o kadar çok ki... Burada, size bir tanesini aktarayım... İngiliz Milli Takımı Teknik Direktörü Sven-Goran Eriksson'a ait olanı.. Biliyorsunuz Eriksson, İsveçli bir teknik adam... Aynı zamanda Türkiye'ye, Türkler'e karşı da yakınlığı olan biri. En azından Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, FIFA İcra Kurulu Üyesi ve UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik ve Futbol Federasyonu eski asbaşkanı ve Milli Takımlar Sorumlusu Ayhan Bermek'le olan dostlukları malumumuz. Ama hayır... Bu dosttan... Dostluğa hiç yakışmayan bir çıkış, İngiliz medyasında çarşaf çarşaf verildi... Vurguya bakın... HHH "Eriksson'dan İngilizler'e çağrı... Seyircimiz Türkiye'ye gitmesin... Sağ dönmeyebilirler..." HHH İlikleri donduran bir durum... Topyekûn bir ülke insanını "cani" yerine koymak... Akıl alacak gibi değil... "Bunu Eriksson söylemiş olamaz!" diye kendi kendimizi telkin ediyor ve bir yalanlama bekliyoruz... Bu sırada... Bizim televizyonlar... CnnTürk'ü, NTV'si... Vs... İngiliz gazetelerindeki bu haberi ana gündem yapmazlar mı? HHH Üzüntüm, yalan haberin yol açtığı tahribat... Futboldaki şiddetin sebebini hiç düşünüyor musunuz? Ya da? Holiganizmin ilk İngiltere'de ortaya çıkış nedenini şimdi anlıyor musunuz? Galiba ben anlıyorum... Eriksson gibi bir centilmeni yalan yanlış haberlerle aslanların önüne atan bu sorumsuz İngiliz medyası yüzünden... HHH Şimdi gelelim... Bizim Haluk Ulusoy'a... Bre başkan... Türkiye'yi futbolla alt edemeyeceğini gören bir grup İngiliz medyası tutunacak bir dal arıyor... Onun içinde ortalığı velveleye veriyor... Sen niye acele cevap veriyorsun ki?.. Ayrıca... Unuttun mu başkan? Bu maçın, Türkiye dışında tarafsız bir ülkede oynanması için aylar önce, UEFA üstünde baskı kuran bu İngilizler'in çabasını? Uğraştılar... Başaramadılar... Sonra taktik değiştirdiler... Maçın seyircisiz oynanmasını istediler... Onu da başaramadılar... Bir de... UEFA'dan azar işitip, zılgıt yediler... İngiliz holiganların sabıkasını çok iyi bilen UEFA, bunları "Türkiye maçında size bilet yok... Hiç bir İngiliz bu maça gitmeyecek... Gider ve olay çıkarırlarsa, başlarına geleceklerden biz sorumlu değiliz!" diye uyardı... Amma anlayan kim? Hâlâ türlü türlü plân peşindeler... Oyunun son halkasına da Eriksson'u katmak istiyorlar. Ama avuçlarını yalarlar... Bu tür yaygalara ne Eriksson ne de Şenol Güneş pabuç bırakır! Bu maç da, öncekiler gibi dostluk içinde oynanır... Önceki maçlarda olduğu gibi... Yine rakip takıma hürmet ve ikram eder, güleryüz ve dostluk gösterir bizim insanımız... Çünkü, bu Türklüğün şanındandır... Bu böyle biline... HHH Ancak? UEFA Başkanı Lennart Johanson'a bir teklifim var... İngiltere Futbol Federasyonu'na kulaklara küpe olacak, akıllarını başına getirecek adam akıllı bir ikazda bulunmalı ki... Bu çirkin üslûp tarz olarak seçilmesin... Ne dersiniz sayın başkan? Siz... Futbolun geleceği için böyle bir ikazda bulunur musuz?