Beşiktaş rüzgârı Beşiktaş taş gibi bir takım! Öyle göz kamaştıran bir futbol oynamıyorlar. Basit, risksiz ve hedefe giden en kolay yolu seçiyor. ...Ve, sonuç da alıyor. Çünkü, Lucescu doğruyu yapıyor... Çünkü Beşiktaş tribünlere oynamıyor... Şovu sevmiyor... Bunun dışında düşünenlere de zaten forma verilmiyor. Adı ve sıfatı ne olursa olsun Beşiktaş'ta formayı almanın yolu, "Takım için oynamak"tan geçiyor. Bu yüzden, 3-5-2 sisteminde oynayan siyah-beyazlı takımda hangi futbolcuyu kimin yerine oynatırsanız oynatın sonuç değişmiyor. Nitekim bu kurgu Denizli'de de falso yapmadı. Hem de Rumen teknik adam Beşiktaş'la dama taşı gibi oynadığı ve de Denizlispor atak üzerine atak tazelediği halde sonuç değişmedi. Kartal sahadan her zamanki gibi başı dik ayrıldı. Şampiyonlar Ligi için bundan daha iyi bir moral olabilir mi? Mircea Lucescu, "Tümer'le Sergen yanyana oynamaz!" diyordu. Beşiktaş'ın kadrosu öylesine zengin ki, Denizli'de ikisini de ilk onbire almayan Rumen teknik adam, asıl sürprizi başka mevkilerde yaptı. Forvette bir türlü patlama yapamayan Ahmet Dursun'u kazanmak için uğraşacağını söyleyen Lucescu, Denizli'de ilk yarı onun yerine Sinan'a, savunmada da Zago'nun yerine Emre'ye şans verdi. Ama goller, Ahmet Hassan ve Sinan'dan değil de orta sahadaki hücumculardan geldi. Lucescu'nun istediği de bu değil mi zaten? Buraya kadar her şey iyi - güzel... Ama!?... Rakibe bu kadar çok pozisyon vermek de neyin nesi? Bence, bu maçın analizini yaparken Lucescu bu durumu sorgulamalıdır, kanaatimce sorgulayacaktır da. Yalnız, burada Giunti ve Dobrowski'nin hakkını verelim... Mükemmel oynadılar. Ama asıl mükemmelliği ikinci yarıda oyuna giren Sergen yaptı... Kendi golünün hazırlığını da kendisi yapan bu yıldız, sahada Kaşıkçı Elması gibi parlıyor. Bu kadroda daha İlhan Mansız yok... Bir de onun katıldığını düşünün, seyrine doyum olur mu, o Beşiktaş'ın? "Denizlispor" isminin bende çağrıştırdığı şey "centilmenlik"tir. Türkiye'de tel örgüleri kaldıran ilk kulüp olan bu güzide takımımızın taraftarları stadı doldurmakla ne kadar olumlu bir iş yaptılar. Ancak, Ömer'in ceza sahasında maruz kaldığı bir pozisyona penaltı verilmedi diye hakemi pet şişe yağmuruna tutmaları çok yanlıştı. Futbol olark Denizlispor bal yapmayan arı gibi... Sağdan geliyor, soldan geliyor, ortadan vuruyor ama gol bulamıyorlar. Neden? Çünkü, Giray Bulak'ın talebeleri dünkü oyunda futbolun sadece hücum boyutunu düşünen taraftı. Ömer, Timuçin, Ersen Martin, İsmet ve M.Keçili de yakaladığı pozisyonlarda bulutları dövünce Denizlililer'in başını dövmeleri kaçınılmaz oldu. Yazık!