Beşiktaş’ın avantajları ve dezavantajları

A -
A +

Ne stat problemi ne de kaleci sorunu; Beşiktaş’ın en büyük rakibi Beşiktaş'ın kendisi!        Bu kanaate nereden mi vardım?
Çevremdeki hangi Beşiktaşlıyla konuşsam hepsinde o “nasıl kaybettik?” diye için için yandıkları 2003-04 ve 2014-15 sezonlarında kaçan şampiyonluklar var:
Acaba yine aynı kâbus tekrarlanır mı?
Oysa başarının ilk şartı “inanmak” değil mi?
Evet, Beşiktaşlıların en büyük handikabı bu.
Güvensizlik!
İlginçtir, rakiplerinin en büyük silahı da bu. Mesela Beşiktaş’ın gerisinde olduğu halde bunu hiç sorun etmeyen Fenerbahçelilerin o yüksek güven duygusunu siyah-beyazlılarda görmek mümkün değil, göğsünü gere gere “Şampiyon Beşiktaş olacak” diyemiyor hiçbiri.
Bu, büyük zaaf!

Başkan Fikret Orman, “2016 Beşiktaş’ın yılı olacak” dedi ya, yetmez mi diye düşünebilirsiniz?
Evet, ama o başkan ve öyle demek zorunda.
Peki, siyah-beyazlı tribünler başkanına ne kadar inanıyor?
Durun... Beşiktaş’ın akil adamları aralarında neyi tartışıyorlar, biliyor musunuz?
Açıklayayım: Başkanın stadı vadettiği zamanda bitirememiş olmasını.
Borç miktarını artırdığını. Yeniden aday olup olmayacağını bile açıklayamadığını. Kulislerdeki farklı söylemleri ile kendisine duyulan güveni zayıflattığını konuşuyorlar.
Bunlar başkanın çok da hak etmediği eleştiriler olsa da bu takımı dolaylı da olsa etkiler…

Bir diğeri de; Fenerbahçe’nin ligin sonuna doğru yükselen temposu karşısında, Lucescu ve Bilic ile yaşadığı “çöküş”ü Güneş de yaşarsa endişesi.
Bence en yersiz endişe bu. Evet, Şenol Hocanın finalleri kazanamama gibi bir zaafı vardı ama kupa maçlarıyla aştı bunu.
Şimdi daha tecrübeli ve daha olgun bir Şenol Güneş var.
Ayrıca eseri ortada; Güneş gibi parlayan bir Beşiktaş var. Tempolu, hırslı, müthiş presiyle rakipleri yıldıran keyifli bir takım.
Kabul etmek gerekir ki bu, “Hepimiz Beşiktaş için varız” söylemi ile tecrübeli-tecrübesiz herkesi bir amaç etrafında kenetleyen Güneş’in başarısıdır.
Dünya yıldızı Mario Gomez’i küllerinden doğuran ve “transferi ne denli isabetli oldu” dedirten bir yönetim başarısıdır bu.
Stoperdeki krizi, “Rhodolfo gibi nokta transfer” ile çözen bir verimlilik bu.
İsmail ve Oğuzhan’ı itina ile işleyip, parlatan bir mücevher ustalığı bu.
Beşiktaş’ın o keyifli oyununa büyük zenginlik katan Gökhan Töre, Quaresma, Gomez, Sosa ve Atiba'yı “şampiyonluk hedefine odaklayan” güçlü bir irade o.
Kale mi? Saatli bomba olarak görülen o sorun ikinci yarı büyük bir güce dönüşürse şaşırmayın. Zira yeni kalecinin rüzgârıyla Tolga da, Günay da çıkışa geçer.
Bitmedi, Slaven Bilic dönemindekinin aksine bugün derbileri kazanan bir Beşiktaş gerçeği var ki; o moral Beşiktaş adına, şampiyonluk düğümünü çözebilecek en mühim gelişme.
Veli ve Tolgay da dönüyor. Kaleye de transfer yapılacak. Hocanın eli daha da güçlenecek.
Bütün bu gelişmelerin mimarı; Şenol Güneş ve yönetimindeki Beşiktaş sizce ikinci yarı çöker mi?
Hayır!
Özetle; Beşiktaş şampiyonluk yarışında bugünkü kadar büyük avantaja hiç sahip olmadı.

YARIN:  Mustafa Denizli’nin nisan yağmuru!

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.