Beşiktaş'ın gençleri

Güler misin, ağlar mısın? Tamam, Beşiktaş "eksik!" Tigana'nın yokluğunda "teknik adam" makamına yükselen Tayfur Havutçu, kafasındaki reform plânını büyük bir cesaretle uygulamaya koymuş. Belli ki emanetçi teknik heyet, "Şampiyonlar Ligi garanti... Kupa da bizim hiç değilse Beşiktaş'ın yarınlarına yeni isimler kazandıralım" düşüncesinin öne çıktığı bir kadro ile maça başlamış. "Haydi gençler gösterin kendinizi..." Kaleci Erdem henüz 16'sında... "Sakatım" diyen ama Milli Takım kampına giden Runje'nin yokluğunda ilk defa A takımda kaleye geçmiş... Heyecan dizleri titriyor... O yüzden kendini yüzde yüz maça veremiyor. Nitekim, ilk yarıda 2 gol yedi... Her ne kadar ikinci golde ileri çıkmış olsa da bundan dolayı suçlanamaz. Fakat, bu kale de bu yıllarda bu gence emanet edilemez... Daha çok fırın ekmek yemesi lazım. Aydın, futbol temel eğitimini Almanya'da almış. Top tekniği iyi, ancak "milli kültür" konusunda her gurbetçinin yaşadığı sıkıntıları o da yaşıyor. Konuştuğum Beşiktaşlılar, Aydın için "sosyal hayata uyum sağlanmakta zorlanıyor" diyor. Görülüyor ki, Aydın sadece sosyal hayata uyum sağlamakta değil saha içinde de takım arkadaşlarıyla anlaşmakta aynı zorluğu yaşıyor. Bu yüzden de ikinci yarıya devam edemedi. Kısacası Beşiktaş dün formalite maçına çıkmıştı, bu karşılaşmada "taze kan" diye aradıklarından da umduğunu bulamadı. Fakat Kayserispor deyince bir an duralım... Kongre rüzgârında gribe tutulmuş ve son 3 haftada sıfır çekerek, K.Erciyes'i ligin dibine iten Kayserispor, dişine göre bir rakip bulunca Mehmet Topuz ve Gökhan Ünal'ın golleri ile aslan gibi şahlandı! Fakat bu şahlanış Yalan Rüzgârı'ndan başka bir şey değildi. Ama tribünlerdeki Kayserililer, haklı olarak "Madem böyle futbol oynuyordunuz, V.Manisa, G.Antep ve Denizlispor maçlarında aklınız neredeydi?" diye Ertuğrul Sağlam'ı topa tuttu.