Avrupa liglerinde, Beşiktaş gibi başaşağı giden bir başka takım var mı acaba? Sanmam, çünkü olacak şey değil bu... Beşiktaş, 20 Aralık 2003'te Süper Lig'in 17. haftasında 43 puanla lider iken sonraki 9 maçta; sadece 11 puan toplayarak bir büyük çöküş yaşıyor. Buna karşılık, 17. haftada 32 puanla üçüncü olan F.Bahçe, aynı sürede 10 maçta 28 puan toplayarak, 60 puanla lider olup, inanılmaz bir çıkış yapıyor. Fener açık kapadığı gibi bu sürede Beşiktaş'a bir de 6 puanlık fark atıyor. Dünya futbolunda nadir rastlanan bu durum ustamız Kemal Belgin'in işaret ettiği gibi Lucescu'nun taktik ve tercih yanlışlarından kaynaklanıyor. Beşiktaş'a Trabzon, Elazığ ve Diyarbakırspor maçlarında gol yağdıran isimlere bakın. Gökdeniz, Yunus ve Murat Hacıoğlu gibi üç kısa forvet, Zago, Emre ve Ahmet Yıldırım'dan oluşan fiziği düzgün oyunculardan kurulu üçlü savunmayı hallaç pamuğu gibi atıyor. Acaba neden? İşte Lucescu'nun ilk "Kör nokta"sı. İkinci "Kör nokta" ise İlhan'ın satışı ya da Ahmet Dursun'un gönderilmesinden kaynaklandığı sanılan forvet hattında. Yani Pancu gibi yırtıcı biri dururken, İlie ve Sergen gibi fizik gücü sürekli olmayan iki oyuncuyu forvette oynatma ısrarı. Meydan Brütüs'e mi kalacak? Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy bu satırların yazarının sevgisini kazanmış biri. Naklen yayın havuzunun korunmasında onun emeği nasıl ki inkâr edilemez ise Milli Takım'ın dünya üçüncülüğündeki payı da o derece büyüktür. Hakim güçlerin Şenol Güneş'i "istemediği" bir dönemde hocasına kol kanat geren de odur. Ama!.. Aynı Ulusoy'un bu defa Güneş'e uygun gördüğü son, çirkindir! Adım gibi eminim ki, bunun böyle olduğunu en iyi bilen de Ulusoy'un kendisidir. Vicdanları sızlatan bu duruma sebep ise Güneş'in en yakın mesai arkadaşıdır. Ulusoy'un yanlışı da bu meydanda at koşturmak isteyen Brütüs'e inanmaktır. Hagi'yle şahlanır mı? G.Saray Kongresi'nin geçen haftaki nabzını tutan yazımızda "Canaydın'la bir dönem daha" demiştik. Mehmet Cansun'un atağına rağmen kongre yazdığımız gibi sonuçlandı. Hem de Canaydın - Kıran birleşmesine rağmen. Eğer o birleşme olmasaydı, Özhan başkanın oy farkı daha da artabilirdi. Şimdi Canaydın'a oy veren ve vermeyen herkes, Cimbom'un Hagi'yle şahlanıp şahlanmayacağını merak ediyor. Tabii başka şeyleri de... İşte cevap bekleyen sorular... - Başkan, yetkilerini bu defa da Ergun Gürsoy'a bırakıp, başarısızlıkta "Ben ne yapayım. Sorumluluğu devrettim ama Ergun ve Hagi başaramadı" mı diyecek? - Kadroda öngörülen revizyon bu ekonomik kriz ortamında ne zaman ve nasıl yapılacak? - Terim'in sahip çıkılmasını istediği gençler ne olacak? - 142 trilyon lirayı bulan borcu ödemek için düşünülen projeler ve gelir kalemleri neler? - Stad konusu nasıl çözülecek? Terim ve kusursuzlar G.Saray'ı yönetmeye talip olanlar, Fatih Terim'e hep belden aşağı vurdular. İşte buna sloganlaşan bir örnek, "O tek başına çalışmayı sever!" İktidarının da muhalefetinin de pelesenk haline getirdiği bu cümlenin anlamı şu değil mi? "G.Saray'ı bu hallere tek başına Fatih Terim getirdi. Her şeyin suçlusu o." İnsaf beyler! G.Saray'ı Terim tek başına mı yönetti? Hadi, başkan Canaydın'ı geçelim. Ama önceki yönetimde futboldan sorumlu yöneticiler; Ali Dürüst, Burak Elmas ve Özer Saraçoğlu'nun yaşanan başarısızlıkta hiç mi kusuru yok? Fenerli'ye kırk kırbaç Sevgili dostum Yavuz Nufel vasıtasıyla Hollanda'dan Erdem Gündüz güzel bir fıkra mail etmiş, paylaşalım istedim. G.Saraylı, Fenerli ve Beşiktaşlı üç kafadar Arabistan'da içki içerken yakalanmışlar. Mahkeme, yasağı çiğneyen bu üç kafadarın idamına kararı vermiş. Ancak infaz günü bayrama denk geldiği için ceza 20 kırbaca çevirilmiş. Sanıklara bir de bayram hatırına bir istekte bulunma hakkı verilmiş. Beşiktaşlı, "Sırtıma bir yastık bağlayın" demiş. İstek yerine getirilmiş, ama 10 kırbaçtan sonra yastık paramparça olmuş. G.Saraylı bunu görünce uyanıklık etmiş, "Sırtıma iki yastık bağlayın" demiş. İki yastık da 15 kırbaçta parçalanmış. Sıra F.Bahçeli'ye gelince, infaz memuru "Bak sana acıdım. Avrupa'ya gidemediniz. Türkiye Kupası'nı 20 senedir kazanamadınız, teknik direktörlerden çektiniz. Bu yüzden sana ikinci bir istek hakkı veriyorum, iyi kullan" demiş. F.Bahçeli pek memnun. "Birinci isteğim bana 40 kırbaç vurun" olmuş, "İkincisi, sırtıma Beşiktaş ve G.Saraylı'yı bağlayın!" İnfaz başlarken Fenerli, "Bir isteğim daha var. Trabzonsporlu'yu da ilave etmeyi unuttum" demez mi? Geçmiş olsun demiş infaz memurları, artık çok geç! MIHLAMA Elmas nasıl yontulmadan kusursuz olmaz ise insan da acı çekmeden olgunlaşamaz!