Rumen teknik adamın hislerine katılıp kaçma edebiyatı yaptığı günden beri, Beşiktaş'ı ara ki bulasın. Maç kazansa da, Karakartal'ın o masalsı futbolundan eser yok. Ama Tümer'in fırsatçılığı sayesinde dün bir taşla üç kuş vurdu Beşiktaş. Ligdeki kötü gidişe dur dedi, moral tazeledi ve acılarını galibiyetle süsledi. Ancak Beşiktaş'ta oyun olarak ne değişti derseniz, açıkcası müsbet manada sayabileceğimiz çok şey yok. Doğrusu, futbolu alabildiğine basit ve risksiz oynayarak sonuca giden Beşiktaş bugüne kadar "takım savunmasıyla" ayaktaydı. Ama Bursaspor karşısındaki Beşiktaş'ın böyle bir oyun karakteri bile yoktu. Sergen'e rağmen yoktu, Giunti'nin de sakatlanıp çıkmasından sonra siyah-beyazlıların orta saha düzeni kayboldu. Yasin, Giunti'nin boşluğunu dolduramadı. Bunun bedelini kulübeye giderek ödedi. Pancu ve İbrahim'in presçi özellikleri bu maçta daha iyi anlaşıldı. Onların yokluğunda Bursaspor, Beşiktaş orta sahasını Grozdic, Yakup ve Mustafa Gürsel'le pamuk gibi attı. Ta ki; Yasin'in faulünde hakem Selçuk Dereli avantaja bıraktığı pozisyonun devamında Bursasporlu Erol'un kendini attırmak için yaptığı acemice hareketin sonrasına kadar. İşte o andan sonra evsahibi takımın hakimiyeti halinde geçen maç, Beşiktaş'ın lehine döndü. ...Ve Tümer sahneye çıktı. Şık bir vuruşla bütün eksikleri artıya çevirdi. Aslında bu golde ve İlie'nin düşürüldüğü pozisyonda Bursasporlu Erman'ın hatası affedilir gibi değildi. Neyse ki; kaleci Serdar, Tümer'in penaltısını kurtararak Erman'ın kusurunu örttü. Özetle, Beşiktaş'ta artık belli şeylerin akılcı bir şekilde analizi şart. Aksi takdirde, galibiyete rağmen gidiş düşüşe işaret ediyor. Görünen o ki; Beşiktaş da, Lucescu da acılardan ders almamışlar. Yasin, Sergen, Serdar, Zago ve Tayfur'un gördüğü kartlar başka nasıl izah edilir?