Bilgi ekonomisi ve futbol Allah'ın beşeriyete bir büyük lûtfu... Ancak, o büyük lûtuf kullanıldığı sürece önem, geçerlilik ve kıymet ifade eder... Hep övünür dururuz... "Yetmiş milyonluk Türkiye!" diye... Acaba, bu yetmiş milyonluk Türkiye, insan zekâsına ve insan sağlığına ne kadar önem veriyor? Yüksek teknolojiye trilyonlar yatıran ülke insanı digital gelişimi satın alırken bunu üretime dönüştürmeyi hangi oranda düşünüyor? Ülkemizi bilgisayar çöplüğüne dönüştürenler... Hızla bu teknolojiyi satın almamıza imkân tanıyan bürokratlar... Acaba, ülke insanını üretime yöneltmek konusunda hangi plânlamayı yaptı ya da yapıyorlar? Futbol!.. Büyük kitleleri peşinden sürükleyen bu lokomotifin sadece bir oyun olmadığını bu ülkede en çok yazan ve seslendirenlerden biri olarak hep meraklarla yaşamışımdır! Biyonik futbolda Türkiye'nin pazar payı, başarı skalasındaki yeri, yıldız oyuncu, kalifiye hakem, kalifiye hekim ve teknik adam sayısı ne olacak? ... İlk merakım, "Yetmiş milyonluk Türkiye, yıldız futbolcu yetiştirmek konusunda neden Avrupa'nın bir numarası olamaz?" İlhan Mansız ve Sergen gibi yeteneklere mâhkûm olduğunu her fırsatta haykıran Beşiktaş Kulübü, muhteşem tesislerine rağmen neden bu oyuncuların yerine yenilerini üretemez? Bu konuda, Şenol Güneş, Ünal Karaman ve Mehmet Kulaksızoğlu üçlüsüne hayranım... A Milli Takım gibi en üst düzey bir yarış ortamında risk alan bu teknik adamlar sayesinde bugün Türk futbolu zenginliğinin bir kaç isimden ibaret olmadığını görebilme şansını yakalamıştır. Teşekkürler Güneş, teşekkürler Karaman ve Kulaksızoğlu... ... Geçmişte Fatih Terim ile futbol okulu projesini hayata geçiren G.Saray bugün Romanya'dan Tamaş gibi isimsiz bir oyuncuya kucak açtı. Ama Terim'in açtığı o okuldan aradan geçen onca yıla rağmen hâlâ bir genç yetişip serpilmedi, neden? ... Ortega ve Enke gibi yararsız oyunculara milyonlarca doları kaptıran F.Bahçe, bünyesinde ülke futbolunun, dünya üçüncüsü olmasını sağlayan master plânın think tankcilerinden Tamer Güney gibi bir plânlamacı bulunmasına rağmen neden kendi yıldızını kendi üretemez? Bizim Faik Çetiner, Atv'de kaliteli programlar yapıyor... Hıncal Uluç ve Attila Gökçe gibi duayenler de Lig TV'de... Derin Futbol'da sevgili Melih ile birlikte derin konulara giriyorlar. Ama ne yazık ki hiç biri de popülaritenin dışına çıkamıyorlar... Neden? Geçelim bir başka konuya... Sporcu sakatlıkları konusunda bu ülke gerçekten aciz midir ki, Alpaylar, Hakanlar, İlhan Mansızlar ve daha bir çok yıldız tedavi için ülke ülke dolaşırlar? Sahi, bu ülkede spor hekimliği ya da spor tıpkı gerçekten yetersiz midir, değilse, başta Prof.Dr. Mehmet Kurtoğlu, Prof.Dr. Mete Düren, Prof.Dr. Turgay Atasü, Prof. Dr. Ayhan Canberk, Dr.Cengiz Dinç ve daha onun gibi bir çok hekimimiz bu durumdan hiç mi rahatsızlık duymazlar? Uluslararası tıp kongrelerinden dönen hekimlerimiz, Türk tıbbının dünyada ileri bir çok ülkeyle yarışacak durumda olduğunu söylüyorlar. Mesela Doç. Dr. Mehmet Eren... Mesela Dr. Özkan Kula ve onlar gibi onlarca idealist hekimimiz, futbolda da Türk tıbbına güvenilmesini istiyorlar. Bu hekimlerin sesi neden duyulmuyor acaba? Bir de işin ilaç boyutu var... Mesela, eczacılıktaki gelişim, ülkemizde gerçekten geri midir ki; sporcularının performansını artırabilmek için, milyonlarca doları kulüplerimiz, yabancılara akıtırlar? ... Galiba kulağının üstüne yatanlar sadece kulüp yöneticileri değil... Mesela, Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı neden bir araya gelip bu işe kafa yormazlar? GSGM ve Futbol Federasyonu'nun da görüşleri alınarak, bu ülkede uluslararası bir spor hekimliği kongresi neden yapılmaz? Evet, sevgili Mehmet Atalay... Evet, sevgili Haluk Ulusoy... Evet, yazanlar, çizenler, oynayanlar ve seyredenler... Sahi, Türk sporu ve Türk futbolu bilim ekonomisinin neresindedir? Unutmayın, sizin için "önemsiz" olanlara başkaları "önem" verdiği için sizden farklı ve öndedirler. Bilmem anlatabildik mi?