Bir Güneş doğuyor

A -
A +

hcicek@tg.com.tr Papatya falı çektiğimiz günler geride kaldı artık... "Ya tutarsa" diye göle maya çalınan dönemi çoktan aştık... "Edirne'den öteye yol yok" derken bir adımda Uzakdoğu'ya uzanıverdik... Şimdi, okyanusunun taa ortasındayız... Kulaçlarımızla değilse bile solungaçlarımızla ayakta kalmak hedefimiz!..  Top farklı... Dünya farklı... Beklentiler ise daha da farklı... Dile kolay, 48 yıllık hasret!... Hani, o günün çocukları, bugünün babaları - dedeleri... O günün kırık hayallerinin umut olmaktan çıkıp, hedef olduğu bir süreç... Demem o ki, Türkiye'nin kendi kendini aşması gereken bir dönem! Dünya Kupası bunun için bir fırsat...  Ama, okyanusun suyu sert... Bizim denizlere benzemiyor havası... Benim lüferimin, kofanamın, çinekopum, palamutum hatta istavritimin yerinde köpekbalıkları dolaşıyor... Ama, zerrece korku yok!.. Tarihe damgasını vuran gün artık batıyor... ..Ve dünya futbolunun üstüne bir Güneş doğuyor!.. İşte o Güneş, Türkiye!..  Tıpkı lüfer gibi bir Türkiye... Hedefe ulaşmakta yırtıcı ve obur!.. Ustura gibi dişli; hiç bir rakibinden çekineceği yok... Tüm plânları zekice hazırlanmış, sadece ikinci turdan çeyrek finale, yarı finale ve finale gidebilmek için gün sayıyor. Arzu büyük... İştah kabarık... Hedef kupa!.. Bu uğurda, kimsenin lüferimizin üstüne limon sıkmasına izin yok!..  Brezilya... Kosta Rika ve Çin... İster yılan balığı gibi hareketli... İsterse, köpekbalığı kadar tehlikeli olsunlar, vız gelir, tırıs gider... Ne, Luiz Felipe Scolari'nin yıldızlar topluluğu... Ne, Alexander Guimaraes'in ince taktikleriyle umutlanan Tikoslar, ne de Bora Milutinoviç'in, Amerika tecrübesiyle bütünleşen Uzakdoğu hüneri kaçırabilir keyfimizi. Evvel Allah, hepsini, elimizin tersiyle itip, topunu bir kalemde geçebiliriz... Ya sonrası? Fransız parfümü kokuyor... Peki, asırlar öncesi, kırk kat pisliklerini kamufle etmek için bin bir çeşit parfüm üretmeyi marifet bilen Fransızlar'a kalır mı dersiniz bu dünya? İspanya, Portekiz, Almanya ne der bu duruma? Onları bilmem ama? Bizim Rüştü'nün, Hakan Şükür'ün, Arif'in, Alpay'ın, Abdullah'ın, İlhan Mansız'ın, Ergün'ün, Bülent Korkmaz'ın, haddini bilmez Fransızlar'a söyleyeceği şeyi biliyorum: "DUR!.. Bu kupada Türkiye var!"  Kim bilir, belki de böyle bir sona en çok sevinecek olan kişi, Eyfel Kulesi'ne dev posterleri asılan ve Fransa'nın Cumhurbaşkanlığı'na aday gösterilen Zidane olur!  Demem o ki, bugünleri bekliyorum... Tam 48 senedir bir avcının heyecanı içinde finalleri bekliyorum. Umarım, bu Haziran, onca yılın hasretini bir kaç haftada büyük şenliğe dönüştürecek bir bayram olur!.. Ben buna inanıyorum... Hele hele, Şenol Güneş'in ay-yıldızlı ekibinin; Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası eleme gruplarında hiç bir deplasman maçını kaybetmediğini düşündükçe, bu inancım bir kat daha artıyor. Yolunuz açık, göğü süsleyen ay ve yıldızlar bu düşümün şahidi olsun!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.