Şükür, son keskin virajı da Hakan'ın füze gibi çıkışı sayesinde keyifle geçtik ... *** Sistem, taktik hepsi lâfı güzaf! Hakikat güneş gibi ortada! Malta, Macaristan ve Moldova! Süper seri... 3 x 3 = 9 puan çantada, hesapta şaşma yok, coşku, heyecan ve inançla 2008'e tam gaz gidiyoruz. Üstelik Hakan'ın gol resitaliyle! Ancak?.. Şu bizim medya kanıma dokunuyor! Sevgili Osman Tanburacı ile Kazım Kanat'a değil, sözüm... Onları kâle bile almıyorum... Yıllardır, "Bu takımdan bir şey olmaz... Hakan Şükür futbolu bıraksın!" diye bozuk plak gibi aynı teraneyi çalıp söylüyorlar! Beni asıl hayal kırıklığına uğratan büyük usta Doğan Koloğlu... Ona bir çift sözüm var. Sen futboldan da futbolcudan da anlarsın usta; Hakan Şükür'ü görebildin mi, dün gece? Sence, oynayabilir mi, daha? Yoksa, bırakmalı mı futbolu? Aslında söyleyecek sözüm çok. Ama dikkat edin susuyorum... Kalpler kırılmasın istiyorum... Biliyorum ki, bu ülkede yetenek düşmanı çok... Biliyorum ki, üç maçta, üç destan yazan; ay - yıldızlı takımın başarısını görmezden gelmeye çalışan, başarı düşmanı çok ki! Hangi birini anyatayım? *** Teşekkürler Öcal Uluç ağabey... Siz de olmasanız, "Milli Takım'a ve Kral Hakan'a inanmakla yanlış mı yapıyorum?" diye yeise düşecektim.. "Milli Takım'a inanmak" başlıklı yazınızla şevkime şevk, gücüme güç kattınız. Sağolasınız, varolasınız! Demek ki, yalnız değiliz. *** Bizim medyaya göre, Moldova zaten en zayıf halkaydı... O yüzden dünkü farklı galibiyeti ve 3 yıl sonra Hakan Şükür'ün gol olarak yağışını büyütmenin anlamı yok, onlar için! Aman beyler, güneşi balçıkla sıvayamazsınız! Yerinizde olsam, ya kör inattan vaz geçerim ya da kalemimi kırarım. Uzatmayalım... Milliler, asından yedeğine; Hakan Şükür'ü, Rüştü'sü, Arda'sı, Hamit'i, Servet'i, Gökhan'ı, Sabri'si, Tuncay'ı, Gökdeniz'i, İbrahim Üzülmez'i ile müthiş mücadele ettiler. Zaferse zafer kazandılar, destansa destan yazdılar. Artık, korkuya gerek yok. Daha bir özgüvenle, daha bir moralle yarınları kazanmaya koşmalılar!.. Elinize, ayağınıza sağlık!