hcicek@tg.com.tr Şu, İlhan Mansız olayı, düşünenler için bir komedi, hissedenler için bir trajedidir. Türk futbolunda tartışılan şeye bakın. "İlhan Mansız sakat sakat Milli Takım'a katılmasa n'olur?" Çağdaş toplumlarda elbette bir şey olmaz! Tıpkı, Mustafa İzzet, Rüştü örneklerinde olduğu gibi. Milli Takım açıklanmadan, hangi maçta nasıl bir sakatlık geçirdiğini, ne kadar futbol oynayamayacağını kulübünün bir yazısıyla federasyona bildirirsin olur biter. Ya da geçmişteki Emre Belözoğlu ve Okan gibi kampa katılır, Milli Takım doktorlarına gözükür, meseleyi çözersin. Bu yol, içinden çıkılmaz gibi görünen problemleri de çözer. Alpay'da olduğu gibi, kendi kulübü Aston Villa'da bulamadığı çareye Milli Takım'da kavuşur ve olması gereken yere döner. Ama, söz konusu İhan Mansız ise bunlar olmaz! Niçin, çünkü bu çocuk (!) sevimli - sempatik - yetenekli ama Beşiktaş'ın şımartılmış yıldızıdır. Olmayacak şeylerde bile "Benim futbolcum yapar! Kimse karışamaz!" diyen koruyucuları vardır! Yapar, eder de bundan kim ne kazanır? Kazananlar bellidir, gece kulübü sahibi, magazinciler ve İlhan'la görünmeyi marifet sayanlar. Ama kaybedenlerin en başında İlhan gelir. Sonra kulübü. Sonra, ülkenin takımı! Konu böyle olunca, "Benim futbolcumun özel hayatıdır, kimse karışamaz!" demeye kimsenin hakkı yoktur. Bu toplum, o futbolcudan da, yöneticiden de, medyadan da "İlhan niye 6 hafta yok!" diye hesap sorar. Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş bir kaç gün önce Beşiktaş'ı ziyaret etmiş. Bir Allah'ın kulu çıkıp da dememiştir ki, "İlhan sakat, onu bu defa Milli Takım'a çağırmayın!" Niçin? Çünkü, Beşiktaş'ı yönetenler, ilkeleri, kurumları ve kişileri hiçe sayar da ondan. "Biz, nasıl olsa, federasyon başkanı Haluk Ulusoy ile konuştuk. Hoca bilse de olur, bilmese de!" havasındadırlar da ondan. Beşiktaş'ın sevgili meneceri Sinan Engin istediği kadar tersini söylesin, meselenin özü budur. Şimdi, sıkı durun... Bu durumda Güneş'in yerinde siz olsanız ne yaparsınız? Madalyonu çevirelim, "Şenol Güneş bu işi bu kadar büyütmese ne olurdu?" İlhan'a gösterilecek ayrıcalık, diğer futbolculara haksızlık olmaz mı? Diyelim ki, bu göze alındı. Bu ilkesizlik, Milli Takım'daki futbolcuların çalışma zevkini ve azmini kırmaz mı? Takımdaki arkadaşlığı, dayanışmayı yok etmez mi? Bu durumda bindiği dalı kim keser, deli olan değil mi? Pekii, Şenol hoca deli mi? Olgun toplumlar fikirleri tartışır. Bizim gibi rüzgâra göre yön tayin edenler ise bir kişiyi kaybetmemek adına, bir toplumu toplum yapan ilkeleri yaz-boz tahtasına çevirmeyi marifet sayarlar. Hayır, marifet bu değildir. Son sözümüz sevgili İlhan'a... Bak kardeşim; gençsin, güçlüsün, akıllısın, ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilemezsen bir sabah rüzgârında savrulur gidersin. Yazık olur... Çok yazık... Aklını kullan İlhan.