Birlikten kuvvet doğar

A -
A +

Guus Hiddink'i bir gazetemiz "Turuva Atı"na benzetti. Niçin? Güya, milli yıldız Arda'yı danışmanlığını yaptığı Chelsea'ya tavsiye ettiği için. Hayır, sadece o da değil, Hollandalı teknik adam, Belçika maçından sonra Milli Takım'ı bırakıp, İngiltere'ye Abramoviç'in takımının başına geçeceği için. Bu da şüpheli ya, var sayalım ki; bu iki iddia da doğru, bundan niye, Chelsea ya da ManU alınmıyor da, biz alınıyoruz? Hiddink'i bırakmak istemediğimiz için mi, hayır! Arda'yı çok sevdiğimiz için olabilir mi, ona da hayır. Mahremine kadar girip, milli yıldızı, çiğ tavuk gibi yeme açlığını göstermedik mi, koca yıl? Milli Takım'ı düşündüğümüz için olabilir mi, hiç sanmam. Öyle olsa, Belçika gibi gruptaki en kritik maç öncesi takımın liderini böylesine örseleyen ve öteleyen bir haber yerine, "Birlikten kuvvet doğar" der, konuyu tartışmayı maç sonrasına bırakırdık. Kaldı ki, Arda'nın Chelsea'ye iyi bir paraya transfer olması ve oynaması, ne G.Saray ne de ülke futbolu için kayıptır. Nitekim Başkan Ünal Aysal da Arda'ya yapılacak iyi teklif olursa, bunu düşüneceklerini her fırsatta söylemiyor mu? Uzatmayalım, bizimkisi üzüm yemek değil bağcıyı dövmek. Hepsi bu! Oysa niyet hayır, akıbet hayır. Niyet fena, akıbet çok daha fena. ÖZEL NOT Abramoviç'in gözdesi İtalyan Carlo Angoletti'yi gönderen Abramoviç, Hiddink'in değil, Porto'nun patronu Andres Villas-Boas'ın peşinde. Ama 7 milyon euro ile o da mümkün görünmüyor. Belki, Marsilya Teknik Direktörü Didier Deschamps ya da Bayern Münih'ten gönderilen Louis Van Gaal, Chelsea'nin yeni dönemdeki çalıştırıcısı olabilir. Hiddink üstüne fantezi üretenlere duyurulur. Barça'nın sırrı! Başlık, "Rakibini pas manyağı yapan takım" olacaktı. Ama basit bir top oyununu seyrine doyum olmayan bir şova dönüştüren Barcelona'nın sırrını anlatmak fikri daha ağır bastı. Barça'nın en önemli özelliği ne hiç dikkat ettiniz mi? Sakın bana en başta Messi başta olmak üzere kadrosundaki yıldızları saymayın. Onlar sadece 11'e 11 oynanan finalin başarılı birer aktörleri. Oysa Barcelona'yı Devler Ligi'nde dördüncü defa Şampiyonlar Ligi şampiyonu yapan en temel özelliği tempolu futbolu en iyi oynayan ekip olması. Diyeceksiniz ki; nedir tempolu futbol? Anlatayım, futbolun en temel unsuru olan top, sahada ne kadar çok gezer, maç esnasında oyun alanında ne kadar fazla kalırsa futbol o denli güzelleşir. İşte topla yapılan bir maçtaki bu gezintinin hızı ve süresi futbolda tempoyu belirler. Yüksek tempolu futbol, oyuncuya büyük sorumluluklar yükler. Mesela, pas hatasını minimuma indirmek gibi bir sorumluluk yükler. Elinde Pep Guardiola gibi bir teknik adam; Messi, Alves, Xavi, Pedro ve Villa gibi mükemmel yetenekli yıldızlar olunca karşındaki rakibi pas manyağı yapan bir ekip karşısında Manchester United olsa, Barcelona alt etme şansı olamazdı, nitekim olmadı da. Çünkü tempo futbolda maç kazandırmanın en önemli unsurlarından biridir. Tempo oyunu güzelleştirdiği gibi sonucu da belirler. İşte insanın Barcelona'yı seyrederken futboldan ayrı bir keyif almasının asıl sebebi budur. Transfer nasıl yapılır? Bizim, transfere 200 milyon Euro'ya yakın bütçe ayıran kulüp yöneticilerimize duyurulur. Dördüncü kez, Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olan Barcelona, sadece bu Devler Ligi'ndeki performansından dolayı kasasına 176 milyon euro koydu. Manchester United finali kaybetti ama onun da kasasına 73 milyon euro girdi. Şimdi bunları niçin anlatıyorum? Transfer döneminde sözde "yıldız" sevdası uğruna ya futbol ömrünü tamamlamış oyuncular ya da "hiçbir vizyon ve derinliği olmayan" sıradan kramponlara çuvalla döviz akıttıkları halde Avrupa yarışına seyirci bile olmayan yöneticilerimiz, Barcelona örneğinden ders alsınlar diye anlatıyorum. GÜNÜN SORUSU Hasretimiz büyük Türk futbolu ne zaman bir Şampiyonlar Ligi Şampiyonu ortaya çıkarır?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.