Brezilya ile futbol keyfi

A -
A +

Başka oluyor büyüklerin hali... Her sahada olduğu gibi futbolda da başka şey büyüklük!.. Mesela Konfederasyon Kupası'nı kaldıran Brezilya Milli Takımı'nın futbol keyfi. İçinde şiddet, küfür, hakaret olmayan, aksine estetik, sevgi, saygı, şan, şöhret ve inanç dolu olan bir keyif bu. "El Classio" adı verilen tarihi rekabete yaraşır, sadece Arjantin'e karşı gibi görünen ama dünyaya önemli dersler veren bir büyüklük bu. Öyle bir final ki, mükemmel! Hele, 4-1'lik zafer sonrasındaki Brezilya'nın kutlamaları... Toplanıp birlikte şarkı söylemeleri... Dua edişleri... Bir harika!.. Ya, Arjantinliler'in sonucu kabul eden olgunluklarına ne demeli? O da dört dörtlük... İşte futbol keyfi bu... İşte büyüklük bu... Sahi, bizim futbolumuz bu mertebeye ne zaman erecek? Bu görüntüler bizim stadlarımızı ne zaman süsleyecek? Bilen varsa söylesin, "Öküz altında buzağı aramaktan" ve insanlara inançlarından dolayı kara çalmaktan ne zaman vazgeçeceğiz? F.Bahçe'nin akılcı yüzü Ne tuhaf değil mi, transfer sezonundayız ama bu mevsimin klasik şampiyonu F.Bahçe'de yaprak kıpırdamıyor. Bunun anlamı sizce nedir? - Sarı - lacivertli renklere gönül verenlerin paralarının suyunu çekmiş olması mı, yoksa yöneticilerin kış uykusundan hâlâ uyanamamış olması mı? Her ikisine de hayır. - O halde bu suskunluk da neyin nesi? İstikrarın!.. - Bu neyin istikrarı? F.Bahçe'nin artık ideal bir takım olduğunun ve taşların yerinden eskisi gibi rahatça oynatılmayacağının. - Süper Lig'de üst üste kazanılan iki şampiyonluk mu bu görüntünün nedeni? Hayır, Süper Lig şampiyonunun artık "ya tutarsa" tarzı rast gele yapılan transfer lüzumsuzluğundan kendini arındırıp, akılcı yolu tercih etmesi. - Akılcı yol mu? Evet, aynen öyle... Şampiyonlar Ligi'nin ağırlığını tartacak kadroya uygun bir yapılanma! - Yani? Yanisi şu, biri stoper, diğeri Alex'in yanına hücum presi iyi uygulayan bir orta saha ve bir de Nobre'den daha kaliteli bir forvet olmak üzere üç klas transferle Avrupa'ya kafa tutma hayalinin sessizliği olmalı bu. G.Saray'ı nasıl bilirsiniz? Vahim bir durum var ortada! G.Saray gibi büyük bir firma bizim medyada sürekli puan kaybediyor! Şöyle ki; yönetimi bıçak sırtında olan o! Başkanı her an istifa edecekmiş gibi duran o! Ekonomik darboğazı yaşayan o! Ribery gibi yıldızını kaptıran o! Kadrosu çözülmeye en müsait olan o. Nitekim; Ribery, Hakan Ünsal, Arif uçtu, kaptan Bülent gün sayıyor, "gitsin" istenilen ama gitmeyen, "kalsın" denilen ama "kalmaya niyetli olmayan!" Conceiçao ise iki arada bir derede gönülsüzce bekliyor... Teknik heyetini değiştiren ama sonra "Hagi'yi niye yolladık?" diye saç baş yolan ve Gerets'e şüpheyle bakan da o... Maalesef!.. Florya'dan yansımalar böyle... Pekiyi, durum bu kadar umutsuz mu? Hayır... Aksine umutlu olmak için çok neden var... Bir... G.Saray'a altın yılları yaşatan Terim döneminin gizli beyni Bülent Ünder'in yeniden görev alışı. İki... Ünder'in beraberinde Avrupa futbolunu avucunun içi gibi bilen Erdal Keser'in oluşu. Üç... Yükü azaltılan Gerets'in tüm konsantrasyonunu sarı - kırmızılı takımın performansı için harcayacak olması. Dört... G.Saray'ı zirveye taşımaya yemin etmiş; Sabri, Cihan, Cafercan, Arda ve Uğur gibi başarıya aç gençlerin oluşu... Hadi siz bunlara bir de beşincisini ekleyin... Mesela, sportif direktör Bülent Tulun'un Arjantin'de Indepentiente'yle masaya oturduğunu ve süper sol ayaklı orta saha oyuncusu Federico Insua'yı transfer ettiğini düşünün... Ne dersiniz, durum vahim mi yoksa geçen sezondan daha da umut verici mi? Mıhlama Başkalarının ne yaptığını değil, kendisinin neyi neden başaramadığını araştıran insana ne mutlu!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.