Çanakkale geçilmez!

A -
A +

Sevdalıyız!.. Ezana, bayrağa, taşa, toprağa, insana!.. Sevdalıyız!.. Kurda, kuşa!.. Sevdalıyız!.. Büyüyen, gelişen, dünyaya meydan okuyan o yüce ruha! Sevdalıyız!.. Şanlı tarihimize... Gücümüze güç katan tükenmez sevgimize... Sevdalıyız!.. Kırmızı - beyaz... Sarı - lacivert... Siyah - beyaz... Sarı - kırmızı... Mavi - siyah... Yeşil - beyaz... Tüm renklere... Sevdalıyız!.. Ay yıldıza... Sevdalıyız!.. Türkiyem sana. Biliriz ki, vatan, bayrak, ezan kutsaldır... Biliriz ki, "Vatan sevgisi imamdandır!" Biliriz ki, "Yer uyanık, gök uyanık, dünya uyanıkken, uyumak maskaralıktır!" Dünya alem duysun sesimizi, "Vatan bölünmez... Çanakkale geçilmez!" SİPERİN ARDI VATAN Beşiktaş - K.Erciyes maçında, boş tribünlerde dev bir pankart: "Kazım, Asım, Rıdvan, Doktor Ali, Doktor Mehmet, Alican, Doktor Sabri, Muallim Şadi ve Behzat!.." Kim mi bunlar? 18 Mart 1915 Çanakkale'de şehit düşen Beşiktaşlı sporcular... Daha onlar gibi 251 yiğit... Üç bini subay, 57 bin asker... Yüzlerce sporcu, binlerce doktor, mühendis, hakim, alim, ulema... İstanbul Lisesi, Erzincan Lisesi, o yıl mezun veremeyen tıbbiyeliler... Edirne'den, Kars'tan, Ardahan'dan, Samsun'dan, Maraş'tan, Konya'dan, Kayseri'den... Vatanın her bir yerinden... Yüz binlerce genç, kahraman hayatlarının baharında hayaller kurarken; "vatan savunması" denilince, her şeyden vazgeçmişler. Cepheye, Çanakkale'ye, gözünü kırpmadan ölüme koşmuşlar. 17 Mart'ta doğan kızı Didar'ına kavuşamayan ve bir tabyaya adını veren Üsteğmen Hasan Hulisi, Albay Mahmut Salih, Yahya Çavuş, hemşire Safiye Hüseyin gibi sembolleşen kahramanlar, "Siper düşerse, vatan da düşer" diyerek, kelle koltukta savaşmışlar. ..Ve vatan için, Allah için, hayatlarının baharında şehit düşmüşler. Ne mutlu onlara!.. Bursaspor - F.Bahçe maçı sırasında Hürriyet gazetesinden sevgili dostum İsmail Er, kulağıma fısıldadı. "Çanakkale'den geliyorum... Bütün şehitlerimizin ve şehit dedemin ruhuna üç İhlas ve bir Fatiha okudum!" Binlerce aile gibi bizim hane de iki şehit vermiş. Emin ve Cemal amcalarımız Çanakkale'de Kilitbahir'de şehit düşmüşler. Şehitler ölmez... Şehitler unutulmaz!.. Şehitlerimizi daima rahmet; saygı ve minnetle anıyoruz. Biliniz ki, "Emanetiniz şerefimizdir!" Biliniz ki, bu millette, bu tarih, bu iman ve bu ruh varken, ne "siper düşer ne de bu vatan!" > Böyle taraftar olur mu? "...tir ol Levent... ...tir ol git... Bursaspor'u satanı biz de satarız!" Sorarım size, "Sin-kaf"lı bu çirkin protestoyu yapan güruh taraftar olabilir mi? Niçin, bu yakışıksız protestolar? F.Bahçe'ye karşı ilk yarısı 0-0 biten maçı Bursaspor 4-0 kaybettiği için mi? Öyleyse sorarım size, ilk defa mı yeniliyor Bursaspor, hayır! O halde neden bu tepki? Kızıl, F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım ile dost diye mi? Yoksa, Levent Başkan, "F.Bahçeli" olarak bilindiği için mi? Yoksa, tribün liderlerinin bedava bilet istihkakları kesildiği için mi? Sebep ne olursa olsun, böyle bir tezahüratı ne Levent Kızıl hak etti ne de o komik "satış" iddiasını Bursasporlu oyuncular. Kızıl'ı 1985'ten beri tanırım... F.Bahçe'yi sever ama o çirkin protestoyu yapanlardan çok daha fazla Bursaspor sevdalısıdır. Nitekim onun döneminde Bursaspor kendini toparlamış, onun döneminde F.Bahçe'yi İstanbul'da yenen tek kulüp olmuştur. Bu gerçekleri bile bile Levent Kızıl'a "Burasspor'u satanı biz de satarız" diyenler ya Bursalı değildir yada başka amaç peşindedir. > İki kritik geçit Ana hedef, 2008 Avrupa Şampiyonası... Yol uzun ve çetin. Bu yoldaki iki kritik geçit... İlkinin adı, Yunanistan... Sonrası Norveç... Amaç, kaza yapmadan ikisini birden geçebilmek... Ardasız, Rüştüsüz ve seyircisiz nasıl olacak bu iş? Sorunun cevabı, Fatih Terim'in zafer stratejilerinde saklı... O strateji ise, öteden beri şartlar ne olursa olsun bize umut vaat ediyor. "Türkiye büyüktür, aşamayacağı güçlük, geçemeyeceği geçit yoktur!" > Bir istifa ve düşündürdükleri "Ersun Yanal istifa etti." Habere hiç şaşırmadım... Üzüldüm mü, hayır!.. Bilakis, Yanal'ı kararından dolayı alkışladım. Maalesef, gelinen nokta Ersun Hoca için teknik adamlıkta olabilecek en ağır travmaydı... Merak ettiğim şey, bu travma sonrası Hoca'nın kendini ne kadar sürede ve nasıl toparlayacağı... İşte bu noktada Hakan Şükür de dahil bu ülkede "futbolu seviyorum" diyen herkese görev düşüyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.