Danimarka mı kötüydü yoksa biz mi çok iyiydik? Doğrusu; mükemmeldi milliler. Hırs, yüksek tempo, sıkı mücadele, disiplin, dayanışma ve takım ruhunun tüm güzelliklerine sahiptiler. İtalyan hakem De Santis ile 30. dakikada 10 kişi kalan Danimarka da yardım etmez mi? Kopenhag'da ortaya lokum gibi bir ortam çıktı. Allah için göze ve gönüllere hitap eden bir oyun oynadı milliler. Ay-yıldızlı forma içinde farklı bir kimliğe büründü her bir oyuncu. Korkusuz kahramanlar gibi oyunu rakip alana yıktılar. Hücum futbolunun tüm risklerini alarak, gerektiğinde 5 forvete çıkarak, cesur, atak ve kazanmak için oynadılar. Gurur duyulacak bir tablo var önümüzde. Ama?.. Sonuç istediğimiz gibi olmadı!.. "Ahh!.." çektik yine... Hem de 3 puan alacağımız her türlü imkanın mevcut olduğu stratejik bir rakip önünde. Nihat'la sadece penaltı değil aynı zamanda büyük bir fırsat kaçırdık. Talihsiz Nihat'ın o teselli golü de olmasa kahrolacaktık, bayram edeceğimiz gecede. Pekii, bu güzel tabloda neyimiz eksikti? Renkler ve tonlar oturmamıştı, galibiyeti getirecek goller eksikti!.. Sahi, onca pozisyona rağmen neden gol atmakta zorlanıyor bu takım? Sebebi bizce mâlûm!.. Yeteri kadar şut atmıyor bu takım. Yakalanan şut fırsatlarını isabetli kullanamıyor bu takım. Kazakistan maçındaki gibi bir de bunu başarırsak, B planı da tamam olur, Türkiye kusursuz hale gelir ve her takımı gole boğar. Ama şu anki görüntüde grubun en hayati karşılaşmasını berabere bitiren bir Türkiye var. Kazansa, önemli bir engel aşacak, grup liderliği avantajını yakalayacak ve bu psikoloji ile çetin yarışta rakipsiz olacaktı. Şimdi öyle mi? Danimarka ve Yunanistan'ın yanı sıra Ukrayna ile Arnavutluk'u da ortak ettik yarışa. Rüştü'nün dönüşü Ne mutlu!.. Ay-yıldızlı takım efsane kalecisi Rüştü'ye yeniden kavuştu. Hem de, eskisi gibi kısa saçları ve o unutulmaz kurtarışlarıyla. İyi ki döndün Rüştü... Danimarka maçında sen olmasan 1-0'dan sonraki işimiz güçtü. Ama o muhteşem kurtarışların içimize su serpti, kendimize olan güvenimizi artırdı. Teşekkürler Rüştü! İçimizdeki Hakan Şükür Ersun Yanal diyor ki, "Hakan Şükür içimizde yaşıyor!" Doğru... Hakan'ı unutmak ne mümkün!.. Hele hele... Danimarka maçında kaçan onca gol, galibiyet ve puanlardan sonra... "Hakan" deyip de içi sızlamayan biri var mı acaba? Alpay'ın düşündüren iddiası Vatan Gazetesi'nde Alpay Özalan'ın nefis bir röportajı yayınlandı geçenlerde. Ay-yıldızlı formaya bir ömür veren tecrübeli futbolcu, "Milli Takım'dan önce ben, sonra Hakan Şükür uzaklaştırıldık. Şimdi sıra Rüştü'de" diye ilginç bir iddia attı ortaya. Bu iddia bir kuruntu değilse, emektar Alpay'ın, "Bizim oynanamızı istemeyenler var" diye sözünü ettiği hakim gücü açıklaması gerekir. Kimler, niçin; Alpay, Hakan Şükür ve Rüştü gibi kaliteli oyuncuların Milli Takım'da olmasından rahatsızlık duyar? Sahi, böyle bir lobi varsa kim bunlar; sponsonlar mı, UEFA mı, uluslararası menajerler mi yoksa uluslararası medya mı?