Ne güzel bir söz, "Büyük beyinler fikirleri, orta beyinler olayları, küçük beyinler ise kişileri konuşur." Futbolda moda, Ersun Yanal'dı... Efsane, Türkiye Kupası'yla demode olmasa da tecrübenin önemini fark etti!.. Şimdi projektörler, Trabzonspor'a kupa kazandıran Samet Aybaba'ya çevrildi. Dilerim, Trabzonspor'u dağınık bir toplulukken güçlü bir takım havasına kavuşturan Aybaba bu yalancı bahara kanıp da saf ve tarz değiştirmez! Geçelim... Pascal Nouma... Futbolunda inişler-çıkışlar yaşadı ama delilikte hiç zik-zakı olmadı... Her defasından özrü kabahatinden daha büyüktü. Sonuçta Beşiktaş Başkanı Serdar Bilgili beklenen kararı, "Nouma ile ilişiğimizi kestik!" diye açıkladı. Bu, şampiyonluğa oynayan bir ekip ve yönetimi için çok zor, belki, Beşiktaş'ı şampiyonluktan edecek, gelir ve gider dengesini bozacak, bir karardı. Ama; Beşiktaş zoru başardı. Türk toplumunun önüne asla Nouma gibi bir modelin konulamayacağını gösterdi! Bravo sayın başkan... Bu mesaj, Türkiye için çok önemlidir! Tuhaf bir toplum olduk!.. En küçüğünden en büyüğüne... Sanki, sağduyu, hoşgörü ve ümit dolu halini kaybetmiş gibi. Birileri nefesimize kibrit çalsa alev alev tutuşacak gibiyiz. Herkes öfkeli! Herkes kavgaya hazır... Durun, n'oluyoruz böyle Allah aşkına? Önümde ilikleri donduran gazetelerin 9 sütuna manşet yaptığı tarihi fotoğraf; IKYB Lideri Celal Talabani solda, Irak'ın ABD'li yöneticisi Jay Garner ortada ve IKDP Lideri Mesut Barzani sağda... Kuzey Irak'ın Dukan bölgesinde ellerini birbirine kenetlemişler, Peşmergelerle - Amerikan ittifakının zaferini kutluyorlar!!! ...Ve televizyonlar? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın verdiği 23 Nisan Resepsiyonu'nun nasıl bir krize dönüştüğünü anlatıyor! Yanıbaşımızdaki Irak ise otorite, tarih, kimlik ve harita değiştiriyor!.. Bu değişiklik, ülkemizi, insanımızı ve istikbalimizi nasıl etkileyecek? Bunları değerlendirip, yarın için stratejiler belirlemek varken, bizim büyükler, ilkokul çocukları gibi birbirlerine kızıp - öfkeleniyor, küsüp - darılıyor! Çaresizce düşünüyorum...Yüce devleti yönetenlerin hissi davranmak gibi bir hakkı olup olmadığını! Bir dönem, surata fırlatılan Anayasa kitabının yol açtığı ekonomik bunalımın faturasını kimin ödediğini! Düşünüyorum... Yarının büyüklerine model diye sunacağımız insanların, bu bayram gününü bile nasıl "kriz"e dönüştürdüklerini! Bir dönem, uzlaşmaz tutumundan dolayı meclis ve siyaset dışında kalan CHP Genel Başkanı sayın Deniz Baykal'ın, milli iradenin gücü ve onca siyaset tecrübesinin bir işe yarayıp yaramadığını. Düşünüyorum... AK Parti'ye oy veren yüzde 34'lük seçmene saygıyı ve devletin zirvesindeki bu gereksiz kavganın kime yarayacağını... Krizleri, kriz olmaktan çıkaran; tüm eğilimleri kardeş gibi bir arada hoşgörü içinde muhafaza eden merhum Turgut Özal'ın devlet adamlığı meziyeti ve şu dönemde ülkenin ihtiyaç duyduğu en önemli şeyi düşünüyorum! ..Ve, Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye nasihatinden kulaklara küpe şu sözlerin bugün kimlere söyleneceğini düşünüyorum: "Ey Oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana! Güceniklik bize; gönül almak sana! Suçlamak bize; katlanmak sana! Acizlik bize; yanılgı bize; hoşgörmek sana!"