Tavuk suyu çorba içer misiniz? "Bu mevsimde gitmez" demeyin!.. Ekonomik krizde deneyin, ne kadar "Lüks" olduğunu göreceksiniz. Hoşunuza gitmese bile, inanın; G.Saray'ın verdiği hazdan daha büyük bir tad alacaksınız. İlk yarı korkunç... G.Saray'ın adı var, tadı yok.. Ekonomik kriz sebebiyle yıldızları hortumlanmış, yeleleri yolunmuş süklüm - püklüm duran aslanı andırıyor. Sadece, Bülent Korkmaz, Sergen ve Ergün her hareketiyle farkını hissettiriyor, gerisi amatörler takımı gibi sırıtıyor. Nasıl sırıtmasın ki; Jardel, Popescu, Okan, Emre, Hagi, Fatih... Kısaca bir takımın iskeleti, ya satılmış, ya da elden kaçırılmış. Kalan yıldızlar da sakat veya cezalı. Milli Takım'ın 3 ası, Hakan Ünsal, Ümit Davala ve Ümit Karan ile Suat tribünde oturuyor. Cimbom'un en hareketli forveti Serkan ise Lucescu'nun gazabına uğramış, 45 dakika kulübeye mahkûm. Şimdi siz bu takıma, "G.Saray!" diyebilir misiniz? Hayır... Bu, olsa olsa G.Saray'ın yarısının yarısı. Bence o da değil, çorbanın suyunun suyu. Neyse... İkinci yarıda Metin Tokat, Denizlispor'un en hırçın adamı Muzaffer'i atıyor, Ergün'ün enfes füzesiyle gol geliyor da G.Saray'ın ayak sesleri duyuluyor. Ama bu "Rap rap!" değil "tın tın"! Şimdiden söyleyelim, bu takım, bu haliyle ümit vermiyor. Takviye şart!.. Hem de hiç vakit kaybedilmemeli!. Gelelim Denizlispor'a; hocası Sakıp Özberk bu ligin başarılı 3 yerli teknik adamından biri. Hazır bir takım almış. Savunmasıyla, orta sahasıyla, forvetiyle oturmuş bir takım Denizlispor. Oynadı mı, rakibe dar ediyor meydanı. Ama anlamak güç. Lige 5-0'lık Y.Yozgat galibiyetiyle süper başlangıç yapan Denizli'nin horozları, Tolunay, El Saka, Timuçin ve Coulibaly gibi yeteneklerine rağmen 1-0 geriye düştüğünde bile cesaretlenip gole gidemiyor. Bu korku niye, Sakıp hoca? Son sözümüz, FIFA kokartlı hakemimiz Metin Tokat'a... Metin hoca ya gözden olmuş olmalı ya da göze gelmiş...