Milliler, Kazakistan karşısında golleriyle şov yaptılar. Ama?.. Gazete ve televizyonlardaki yorumlara göre, bu ziyafetten memnun ayrılanların sayısı ancak bir elin parmakları kadar. Ersun Yanal ve ekibi yoğun eleştiri bombardımanı altında. Pekii, bu bombardımanın sebebi ne; "4-0 kesmediği" için mi? Yüksek, her şişirme toptan sonra Hakan Şükür'ü arayan gözlerin "Niye 6-0 değil?" diye sormaları mı? Yoksa eleştirmenlerin "Hakan Şükür polemiği"ne takılıp kalmaları mı? Hayır, sebep hiç biri değil. O halde niye bu bombardıman? *** Maalesef, ay-yıldızlı ekibin futbolu 4-0'a rağmen güven vermiyor. Örnek mi, işte size örnek. Gürcistan ve Kazakistan maçlarının felsefesi de taktiği de aynı ama sonuçlar farklı, neden? Maalesef, gruptaki her rakip Kazakistan kadar helva olmadığı için. Maalesef, savunma anlayışımız, yer ve adam paylaşımı hâlâ oturtulamadığı için. Maalesef, hedeflenen pozisyonlara kolay girilemediği, savunmadan çıkışlarda ağır kalındığı, kaptırılan her top kalemizde tehlike oluşturduğu için kaygılı insanlar. Maalesef, rakibin başarılı alan savunması karşısında kilitlenip kalındığı için... Kapalı oyunu açacak ver-kaçlar, duvar pasları ve yan paslar yapılamadığı için endişeli insanlar. Mesele sadece Hakan'ın oynamaması değil. Mesele, Avrupa'daki ikinci vatan olan Almanya'daki 2006 Dünya Kupası finallerinde Türkiye'nin hakkıyla temsili meselesi.. Yoksa, kimsenin ne Ersun Yanal'la ne de Levent Bıçakçı federasyonuyla alıp veremediği yok. *** Yanal'ın oyun kurgusuna bakın, Daum'un F.Bahçesi'nden farkı var mı, yok. Ay-yıldızlı ekip, F.Bahçe iskeleti üstüne Trabzonspor montajı gibi. F.Bahçe gibi alan daraltarak, maçı rakip alana yıkarak oynamaya çalışan bir ekip görüntüsünde. Milli Takım'ın eksiği, Alex tarzında driplingleri, asistleri ve golleriyle maç kurtaran ya da Yıldıray gibi attığı ters toplarla skoru değiştirecek hazırlığı yapacak bir oyuncunun şu an için yokluğu. Danimarka maçında bu boşluğunu Emre veya Okan'ın katılımı kapatabilir mi, bilmem. Onlar da kapatamazsa, bizimle benzer bir formatta oynayan Danimarka'nın 4'lü defans bloğumuzun arkasına atacağı her ters top büyük paniğe yol açar. Kazakistan maçındaki tek pozisyonda Deniz'le Servet'in kapıştığı sahneler çokça yaşanır. Daha açık söyleyeyim, gruptaki en hayati maç için kaygılıyım. Kazakistan önündeki oyunun, Danimarka'yı yenmemize yetmeyeceği inancındayım. Vikingler'in, millilerimize geniş boş alan bırakmayacakları kanaatindeyim. Bıraksalar da, Gökdeniz, Fatih ve Nihat'ın Kazanistan maçındaki rahatlıkta oynamasının zor olduğuna inanıyorum. Umarım yanılırım. *** Başka bir önemli nokta da şu... Maalesef, ne kadar profesyonel olmaya çalışsak da duygusal bir milletiz. Moralimiz yerindeyse her türlü zorluğun üstesinden geliriz. Ama değilse, tanınmaz hale döneriz. Nitekim, bu genel karakteristik gerçek ay-yıldızlı formayı giyenler için de geçerli. Bu pencereden Kazakistan maçını analiz ettiğimizde ilk 45 dakikanın nasıl bir sinir harbi içinde geçtiğini insan daha iyi anlıyor. Maç 2-0'a geldikten sonraki bölümün şova dönüşmesinin ve ikinci yarıdaki daha atak ve tempolu oyunun sebebi de bu duygusallıkta gizli. Sonuç mu? Millilerimiz, duygularla yaşamayı bırakıp gerçeklerle yüz yüze kalabildiği an, biz Hakan'ı tartışmayı da Danimarka'yı yenebileceğimizden endişe duymayı da bırakırız. Ama şu an, sığ tartışmalarla ömür tüketiyor, yarına flu bakıyoruz. Hem de umutlu olmak için çok sebep varken.