"Eller aya Türkler yaya" lâfını hiç sevmem. Ama, F.Bahçe, - A,Gücü maçında bu sözün ne kadar haklı olduğunu bir kez daha gördüm. İlk yarı sonunda "Kendi evlâtlarına güvenmeyen Beşiktaş'tan sonra F.Bahçe'yi de bir Beşiktaşlı teknik adam devirdi" demeye hazırlananlar için, ikinci yarı tam bir hayal kırıklığı oldu. Neden derseniz, ilk yarıdaki F.Bahçe, A.Gücü önünde öyle berbat bir görüntü verdi ki, taraflı tarafsız herkese "Bu futbolla şampiyon olunmaz" hükmünü verdirtti. Gereksiz telaş ve panik F.Bahçe'nin içine düşmüş kurt gibiydi. Bir de buna Daum'un yanlışları eklendi? "Yanlışlar" dedim de bunlar o kadar çok ki, hangisinden başlayalım, bilmem? Sen, Semih ve Mahmut Hanefi'yi yedek oturt, Selçuk'u hiç oynamaması gereken yere, savunmanın sağına, Ali Güneş'i de sola monte et, F.Bahçe'yi adeta hataya mahkûm bırak. Ayrıca Van Hooijdonk'un frikiği, Mehmet Yozgatlı'nın nefis ortaları da işe yaramasın. Nobre ve ölü toplarda geriden kafa toplarına koşan Luciano'ya bir haller olsun. Elleri ayaklarına dolaşsın, önlerindeki topa vuramasınlar. ..Ve bu ortamda sen oturduğun yerden F.Bahçe'nin maç kazanmasını bekle, olacak şey değildi. Daum'un müdahale etmesi gerekiyordu. Çünkü kötü oynayan F.Bahçe'de iyi görünen üç isim vardı: Ali Güneş, Aurelio ve biraz da Mehmet Yozgatlı. Ama kazanmak için bir şeylerin değişmesi gerekiyordu. Daum, hatasından dönmek için F.Bahçe gol yeyinceye kadar bekledi. F.Bahçe'yi şoke eden ilk golün hazırlayıcısı Hakan Keleş çok kurnaz bir futbolcu. Sahada bir deplase olup, forvetteki Umut'la yer değiştirdi. Geriden gelen ortaları kaleye sırtı dönük vaziyette göğsüyle kontrol ederek F.Bahçe savunmasını yanlışa sürükledi. Nitekim böyle bir pozisyonda Tomas'ı faule zorladı. Kazanılan serbest atışı Yılmaz şık bir vuruşla ampul gibi köşeye taktığında Daum'un kafası dank etti. Alman teknik adam hatasını gördü, Ali Güneş'i sağa Ümit'i sola, Selçuk'u da ortaya çekerek doğru bir düzenleme yaptı. Tuncay'ın da sakatlanması üzerine bu değişikliklere Semih'i ekledi ve ilk yarıda dökülen F.Bahçe ikinci yarı toparlanıp şiir gibi oynamaya başladı. Goller peşi sıra geldi. Önce Semih, sonra Van Hooijdonk... Patriot füzesi gibi ateşlenen bu goller F.Bahçe'nin şampiyonluk yolunu da güneş gibi aydınlattı.