samdan
camii
hayirli-ramazanlar

Daum, Kıyat, F.Bahçe ve medya!

A -
A +

Hoşgeldin Christoph Daum!... Hoş geldin büyük bilmece!  Duayenimiz Hıncal Uluç, Türkiye Gazetesi ve Şekip Hazar'ın, gazetecilik başarısının hakkını bir gün önce verdi. Uluç'un Sabah'ta vurguladığı Daum ve Aziz Yıldırım gerçeğinin, biz, bugün farklı bir bölümünü ele alacağız.  Christoph Daum, bugün kendisini F.Bahçe Teknik Direktörü yapacak sözleşmeyi imzalayacak. Bu anlaşma, olması gereken gürültüyü çok önceden kopardı. Sarı-lacivertli camia ve spor medyası gruplara ayrıldı. Bir grup medya, Yıldırım'ın sözcüsü gibi hareket ederek, "Daum'a saldıranlar, başkanı yıpratmaya çalışıyorlar!" gibi basit, sıradan bir mantık yürüterek, açıkça yağdanlık olmaya soyundu. Sağduyu sahibi olanlar ise, işin etik boyutunu tartışmaya başladı. Biz ise bu iki zıt görüş içinde bir üçüncü yolun daha olduğuna dikkat çekeceğiz!  Hayat çizgisinde, karanlık noktalar bulunan Daum'a "Kesinlikle hayır!" diye bayrak açmak, doğrulardan biri olsa da, sorunu çözecek yol değil. "Başarı gelecekse, bunun kiminle geleceği önemli değil!" gibi bir teslimiyetçilik de çözüm değil. O zaman tartışılması gereken şey ne olmalı? İşte bütün mesele bu!  Sivrisineklerle uğraşma kolaycılığını seçenler bataklığı kurutacak sistemi kurmalı. İşte bu noktada hep merak ettiğim ama cevabını hiç bulamadığım şu soru beynimi kemirip duruyor... F.Bahçe'yi, Bizans entrikalarını solda sıfır bırakacak, en karmaşık, en heyecanlı Hollywood filmlerini bile sıradan kılacak, atraksiyon dolu görüntüye iten şey ne? Yarım asrı aşan meslek hayatımda, beni çaresiz bırakan öyle valsler gördüm ki, meşhur kantocu Nurhan Damcıoğlu'nun kıvraklığı bile yaşananların yanında solda sıfır kalırdı. Mesela, kendisine destek vermeyen grup liderine "Etek giyip dolaşsın" diye meydan okuyan sevgili Ali Şen, bir dönem geldi, o grup lideri ile kolkola kongre tuttu, seçim kazandı. ... Tıpkı bunun gibi, Aziz Yıldırım da Christoph Daum'a bir dönem öncesi bayrak açıp, "Benim kokainman bir hocayla işim yok!" gibi doğru, son derece etik bir çıkış yaptı. Ama, bu sözünün arkasında duramadı. Ali Şen başkan, aklını çeldi. Şen'in ara dönem için yaptığı "Daum'u al kurtul!" formülüne, denize düşenin yılana sarılması gibi çaresizlik içinde dört elle sarıldı Aziz bey. Hem de başına geleceklerden habersiz olarak! F.Bahçe'deki büyük oyunun son karesi Christoph Daum!...  Böyle bir ortamda, çözüm için atılan her adım, yeni bir dizi çözümsüzlüğün başlangıcı oluyor!.. Kurulması hedeflenen sistem ise kördüğüm oluyor. Yazık! Böyle bir ortamda, Daum ağzı ile kuş tutsa ne yapar? Lucescu'nun oturmuş kadrosuyla Beşiktaş'ı mı, yoksa, Terim'in yeniden yapılandırdığı G.Saray'ı mı geçecek! Kanaatimce, bu kumaştan kostüm olmaz!..  Bu gerçeği iyi bilen, sorumlu insan Atilla Kıyat, sonunda "Bu oyunun bir parçası olamayacağını" diyerek mert ve yürekli bir şekilde kendisine yakışanı yaptı. Ama, tevazuda fazla ileri gitti... Attığı adımın doğru olduğunu bile bile, "özür" dilemek gibi bir yanlışa düşmeyi erdem saydı. Eee, F.Bahçe burası... Aslanı, kediye boğdururlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.