En güçlüsü F.Bahçe

A -
A +

"Güçlü olan kuralları koyar" anlayışının reklam spotlarına girdiği bir ülkede, güçlü olup da kaybetmek olur mu? Olmaz!.. Hele hele söz konusu futbol ve F.Bahçe ise hiç olmaz. Ama şaşılacak şey, Bursa'da öyle bir maç seyrettik ki, ilk 45 dakikası F.Bahçe için zehir zemberek, ikinci yarısı düğün dümbelek. Peki iki yarı arasındaki fark nereden kaynaklanıyor? Ben size birkaç sebep sayayım. Mesela iki yarı arasındaki soyunma odası seansı olabilir mi? Yoksa... F.Bahçeli bir grup yazar çizerin ısrarla, "Teknik direktör" değil vurgusu yaptığı Zico ile bizim Engin İpekoğlu'nun taktik deha farkı mı? Ne o, ne de öteki. Bir gerçek var ki, F.Bahçe'yi 13 dakikada farka taşıyan tek şey, Bursaspor'un bozulan savunma düzeni. O ilk yarıda şiir gibi oynayan, yüksek tempoda dahi baskı kurup F,Bahçe'ye oyun kurma fırsatı vermeyen Bursaspor, ikinci yarıda özellikle orta sahada play maker görevi üstlenen Pancu'nun düşüşüyle birlikte savunmada kötürümleri oynamaya başladı. Sonuç mu? Goller yağmur gibi geldi. Alex, Kezman, Deniz derken o büyük Brezilyalı yıldız Alex, yine geceye damgasını vurdu. Sonuç, bu maçın hakkı bu mu olmalıydı? İlk yarıya göre hayır. Ama ikinci yarıya göre elbette evet. Ortada bir garip durum vardı. O garipliği de Bursaspor tribünleri protesto etti. Kendi başkanları Levent Kızıl'ı "küfürlü" bir tezahüratla istifaya davet etti. İşte benim futbolumun en büyük güç gösterisi bu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.