Şu günlerde en sık karşılaştığım soru şu: -Derbiyi kim kazanır, Beşiktaş mı, F.Bahçe mi? Tek bir cevap veriyorum. ''Favorim de, plasem de Beşiktaş.'' -Peki hangi takım daha rahat? ''İstim üstündeki takım F.Bahçe, rahat olan Beşiktaş." -F.Bahçe neden istim üstünde? "Çünkü akılları Şampiyonlar Ligi'ndeki Lyon maçında. Beşiktaş önündeki puan kaybının telafisi olabilir ama Lyon maçının kaybı F.Bahçe'nin bu sezonki Avrupa vizyonunu bitirebilir.'' -Derbi öncesi hangi teknik adamın eli daha güçlü? ''F.Bahçe bir yıldızlar takımı ama bütün oyun kurgusu Aurelio ve Alex üstüne kurulu. Bu oyuncular markajla kontrol altına alındığında F.Bahçe'nin hücum etkinliği düşüyor. Van Hooijdonk da orta sahaya yardıma gelmediği zaman F.Bahçe öndeki top kayıpları yüzünden rakibe inanılmaz pozisyonlar veriyor. Bunu, hem M.United, hem de Lyon maçlarında gördük." -Bu durumda Del Bosque'nin eli daha mı kuvvet kazanıyor? "Bir açıdan öyle. Çünkü, İspanyol teknik adam idmanlarda hazırladığı oyuncularla bu derbide önemli bir teknik adamlık sınavı verecek. Kazanırsa karizmasını koruyacak ve Beşiktaş'ın şampiyonluk ümitlerini yeniden yeşertecek." -Beşiktaş'ın bu gücü var mı? "Evet... Beşiktaş giderek güçlenen bir ekip. Takımın en zayıf tarafı savunmasıydı. Bu bölge özellikle Mustafa'nın katılımı ile toparlandı. Sol kanada Juanfran'ın formu ve İbrahim Akın'ın yeteneği büyük bir tempo ve etkinlik kazandırdı. Artık öndeki kule Carew'in istediği hava toplarını ortalamak Beşiktaş için zor olmuyor. Ayrıca, Sergen, Tayfun ve Okan oyunu çözecek anahtar isimler. Özellikle sağ kanatta Okan, F.Bahçe savunmasının gerisindeki geniş boşluğu değerlendirebilecek hızlı ve çabuk bir tecrübe. O bakımdan favorim de, plasem de Beşiktaş.'' -Peki başka bir sürpriz olamaz mı? ''Olur ama bir şartla. Eğer, Del Bosque ilk onbirdeki tercihini hücum oyuncularının yerine savunmacılardan yana kullanırsa.'' Daum kimden niçin rahatsız? Fatih Akyel, Türkiye'nin en iyi sağ beklerindendi.Hem de uzun süreli maç eksiğine rağmen hâlâ bu kulvarın en iyilerinden. Tıpkı, sol kulvarda yeri doldurulamayan Abdullah gibi. Ama sarı - lacivertli forma altında buharlaşan bir çok yıldız gibi Fatih de yel oldu savrulup uçtu. Peki bu operasyonu kim, niçin yaptı? Futbol adamı Daum, ''Hesap soracaksanız bu kişi ben değilim!'' anlamındaki ''Benim Fatih'le bir sorunum yok!'' sözleriyle kritik Beşiktaş ve Lyon maçları öncesinde hem sorumluluğu üzerinden attı, hem de dikkatleri yönetime çekti. Fatih'in başkan Aziz Yıldırım tarafından istenmediğini sarı - lacivertli camiada sağır sultan dahi bildiği halde böyle bir açıklamaya gerek var mıydı? Daha açık soralım, Daum böyle bir açıklamaya neden ihtiyaç duydu? Acaba, Fatih'in oynatılmamasına benzer başka empozelerle karşı karşıya olduğunu anlatmak için mi? Değilse, her fırsatta paranoya gibi tekrarladığı ''Ersun Yanal'' isminin gölgesini ensesinde hissetmesinden duyduğu rahatsızlığı anlatmak için mi? Yoksa, iki kritik maçtan da F.Bahçe'nin hiç de hoş olmayacak sonuçlarla çıkma ihtimaline karşılık şimdiden başvurulan bir hedef şaşırtması yapmak için mi Daum böyle bir açıklamada bulundu? Eğer sebep, bunların hiç biri değilse sahi, Daum kimden ve niçin rahatsız? Şükür alınmadı "Çok duygusal" denilen Hakan Şükür ilk defa alınmadı. Ne Milli Takım'a, ne de insanlara alındı. Ay-yıldızlı formadan uzak kaldığı için çok üzüldü. Ama ne kimseye darılıp gücendi, ne içine kapanıp kaldı, ne de kimselerle ağız kavgasına girdi. Aksine, başkaları onun ismi etrafında fırtınalar koparırken o her ortamda olgun, vakarlı ve 98 kere milli olmuş bir kaptanın saygınlığı içinde konuştu: "Karara saygılıyım. Ayaklarımla beynim birbirini inkâr etmediği ve Milli Takım da bana ihtiyaç duyduğu sürece hizmete hazırım! Milli Takım'da olmak en büyük gurur!'' Bravo Hakan!.. Alınmadığını ve olgunluğunu herkese gösterdiğin için bravo!