F.Bahçe... 16 kere sağol

A -
A +

F.Bahçe, tarihi rakibi G.Saray önünde 16. şampiyonluğa da imza attı. Aslında F.Bahçe'ye şampiyonluk tacını bir hafta öncesi evinde G.Birliği'ne yenilen G.Saray giydirmişti. O yüzden bu maç bir hafta önce sipariş edilen pastanın üstüne konulan sos tadındaydı. *** Yine de çok özel bir geceydi. F.Bahçe ve G.Saray gibi iki büyük takımı, iki tarihi rakibi Kadıköy'de buluşturan maç! Bu gecenin özel insanları vardı. Kadıköy'de F.Bahçe'den 6 gol atan rakibini alkışlayan ve bu hareketinden dolayı Dünya Fair Play ödülüne lâyık görülen G.Saray Başkanı Özhan Canaydın gibi... Mesela ''Küfüre hayır'' diye kampanya başlatan ve bu uğurda inanılmaz bir çaba sarf eden İstanbul Valisi Muammer Güler gibi!.. Mesela; ''Bu maça gelmeyeyim. Küfür duymak istemiyorum'' diyen Özhan başkana, ''Sana garanti veriyorum, Kadıköy'de küfür olmaz, olmayacak da'' diye söz veren F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım gibi. Özetle maç öncesi her şey güzeldi!.. İki kulüp arasındaki telefon diplomasisi... Karşılıklı jestler.. Her şey tarihi dostluğa yaraşır güzellikteydi. Hatta tribünlerde açılan Özhan'ın 'Ö'sü ve Canaydın'ın ''C''si deforme edilmiş ve ''O. Ç.' rumuzlarının kırmızıyla renklendirilmiş haliyle 'Özhan Canaydın sana küfür edilmediyse acıdığımız içindi'' pankartındaki imâ olsa da açık bir küfür yoktu. O da ne? Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda sahneye ne zaman ki G.Saray 2.Başkanı Ergün Gürsoy çıktı... Tribünler bir anda döndü. Aman Allahım ne kaba bir tavır... Küfürler gırla... Başkan Yıldırım'ın başı öne eğildi, mahcup halde. İstanbul Valisi Güler ayağa fırladı, ''Ne oluyorsunuz? Bu ne büyük ayıp!'' dercesine. Özhan başkan, F.Bahçe Başkanı Yıldırım'a elleriyle koro halinde kendisine küfür eden F.Bahçe tribünlerini göstererek, ''Küfür olmaz, dediğiniz Kadıköy burası mı?'' diye sitem etti. O an, sağduyu sahibi insanlar nasıl ki Olimpiyat Stadı'nda 5-1'lik Türkiye Kupası maçında Aziz Yıldırım'a küfür edildiğinde utanıp, sıkıldılar ve üzüntüden kahroldularsa, Kadıköy'de de aynı insanlar ''Futbol böyle oynanmamalı... Futbol kültürü bu değil!'' diye iç geçirip, dövündüler. Bu gergin atmosferdeki derbinin tek soğukkanlı tarafı iki takımın futbolcularıydı. Onlar, ellerinden geldiğince atmosferi yumuşatarak oyunu Fair Play çizgileri içine çekmeye çalıştılar. Bunu da başardılar. Dolayısıyla bu zor gecenin o çok özel kahramanlarını tek tek alkışlıyorum. Eğer futbol bu ülkede Brezilya'daki, İspanya'daki gibi karnaval havasında oynanacaksa, bunu öncelikle futbolcular başaracak. Onların kumanda ettiği Fair Play lokomotifine diğer katarlar sonradan takılacak. Benim gözlemim bu. Sorumluluğunuz ağır saygıdeğer futbolcular.. *** Devlerin maçı; ilk yarım saati tempolu geçti. İki takım da zaman zaman baskı kurdu. Daum, 5-1'lik maçtan farklı olarak kadroda yer verdiği Anelka'yı forvette Nobre ile yan yana koymuştu, Ümit'i de alıştığımız görevinin aksine defansın sağına, Serkan'ı da sola Ribery'nin üstüne vermişti. Hemen hakkını verelim, Rüştü birkaç başarılı kurtarış yaparak, Daum'u rahatlattı. Selçuk, ikinci yarıda ilk defa inisiyatif kullanıp sağ çizgiye indi ve nefis bir orta yaparak, F.Bahçe'nin şampiyonluğunu resmen ilân eden Nobre'nin kafa golünün ortasını yaptı. Tebrikler şampiyon... Tebrikler F.Bahçe...

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.