Karadeniz'in suyu sert... İnsanları sıkı bir bölge milliyetçisi... Dolayısıyla bir avuç seyirci inanılmaz şekilde baskı altına alıyor misafir takımı. Bu yüzden rakip ister Trabzonspor olsun, ister Akçaabat, sonuç değişmiyor. Yıllar yılı sıkıntı oluyor her Karadeniz deplasmanı... Nitekim dün de F.Bahçe daha maçın başında golü bulmasına rağmen karşılaşmanın büyük bir bölümünde sıkıntı yaşadı. Eğer harika çocuk Alex ve Nobre olmasa sarı - lacivertliler bir Karadeniz deplasmanından daha puan bırakarak döneceklerdi. Ama bu harika çocuk, zor maçı farklı bir skor ve büyük bir coşkuya dönüştürdü. İşin doğrusu, maçın oynandığı Fatih Stadı'nın eksiği çok, havası yok. F.Bahçe gibi görkemli stadlarda oynamaya alışmış bir takımın yıldızları böyle bir sahaya uyum sağlamakta zorlandılar uzun süre... Gerçi yer yer sökülmüş çimlerin bulunduğu zemin de korkuttu sarı - lacivertlileri. Bir de hem Daum'un hem F.Bahçeli oyuncuların aklı bu maçtan çok çarşamba günü Şampiyonlar Ligi'nde oynayacakları Sparta maçındaydı. Alman teknik adam bu yüzden milli maçtan sakat ve yorgun dönen Servet ve Serkan'ı dinlendirmiş, kalede ise Avrupa tecrübesi olan Rüştü'ye yer vermişti. Deniz ve Önder ile şekillenen savunmaya rağmen yine hücum ağırlıklı bir takım çıktı sahaya... Van Hooijdonk tek forvet oynamasına rağmen destekçileri çoktu. Fakat bu defa bu destekçilerden Tuncay çok fazla top ezdi. F.Bahçe'nin o kanattan yapması gereken ataklar olamadı. Nitekim ikinci yarı Daum, hem savunmadaki, hem de forvetteki eksikliği gidermek için iki önemli değişiklik yaptı. Mehmet Yozgatlı ve Nobre'nin oyuna dahil olması ile birlikte maçta tempo da skor da değişti. Gerçi, F.Bahçe'yi renkli kılan Alex, mükemmel oyunuydu. Bu futbolcu iki ölü topta F.Bahçe'nin stresini şenliğe dönüştürdü. Sonra Nobre bu şenliğe golleriyle renk kattı. 4-4-2 düzenindeki Sebat, maçın başında bir ölü toptan gol yemesine rağmen uzun süre direndi. Özellikle tecrübeli Orhan ve Oktay'la F.Bahçe kalesini çok rahatsız etti. Ama sadece Orhan ile bir gol bulabildi. Bir de Luciano'nun ceza sahasında elle oynadığı pozisyon vardı. Bu bana göre açık bir penaltıydı. Ama Cem Deda'nın yorumu topun ele "çarpması" şeklindeydi ve penaltıyı vermedi. Bu da hakemin takdiridir. Uzun lâfın kısası, F.Bahçe çarşamba günü oynayacağı büyük maç öncesi Karadeniz'deki bu bu galibiyetle moral depoladı.