F.Bahçe neden kaybetti?

A -
A +

Daum'un Fanatik gazetesine yaptığı açıklamaları okunuz mu, bilmem ama o sözler F.Bahçe'nin şampiyonluğu neden kaybettiğini açıklamaya yeter de artar. Alman teknik adam diyor ki, "Bu sezon yönetim bana destek olmadı. Sanki herkes bana sırtını döndü." Bitmedi, devam ediyor, "Başkanın etrafımda ajanlar var! Her şeyi yanlış naklediyorlar!" Daha neler neler? Şimdi bu açıklamalarla, Denizli maçındaki yaşadığım kareleri birleştiriyorum. Şimdi gelelim o karelere... Denizli'de bir insanın çöküşünü gördüm. Ölmeden önce ölümü hisset denilen bir andı sanki Selçuk Dereli'nin uzatmalı maçı bitiren o son düdüğü... Başkan Aziz Yıldırım'ın yüzü bembeyaz olmuş, elleri titriyordu. Şeker koması gibi bir şeydi, koca başkanın içine düştüğü hal... Korktum!.. Başkanın sağlığından korktum... Pepe Metin'in üst tribünden aşağı düşüşünden daha beter bir durumdu bu... Protokol Tribünü'nde şoka giren sadece başkan Aziz Yıldırım değildi. Ünal Uzun, Şekip Mosturoğlu, Serkan Acar ve daha bir çok F.Bahçeli, başkandan farksızdı. F.Bahçe şampiyonluğu kaybetmiş, F.Bahçeliler çökmüştü. Çökmekte hakları vardı. Koca Süper Ligi'nde tek başına kalmıştı F.Bahçe... Bu yalnızlığın sebebi neydi? Bu sorunun cevabı kaçan şampiyonluktan daha önemliydi. F.Bahçe'ye karşı bir ittifak oluşmuştu. Fakat, daha acısı yüreğine taş basan F.Bahçeliler'in "İyi ki kaybettik. Bir şampiyonluk daha kazansak, F.Bahçe ve başkanın yanına yaklaşamazdık" diye kendi kendilerini teselli etmeleriydi. Şimdi bu noktada soralım... F.Bahçe neden bu kadar antipatik oldu? Neden, sarı-lacivertli renklere gönül verenler bile F.Bahçe'nin şampiyonluğunu istemez oldu? İşte sorun bu soruların cevabında saklı... Fanatik F.Bahçeli olduğunu bildiğim bir yayıncı maç dönüşü şöyle diyordu... "Çok üzüldüm ama kendi kendime teselliyi de buldum! G.Saray şampiyon oldu, televizyonlar sabaha kadar program yaptı. F.Bahçe şampiyon olsaydı, Aziz Başkan, F.Bahçe'yi kimseye göstermezdi. F.Bahçe TV'yi kapatır, "Herkes buradan yayın yapsın, derdi!" İçi kan ağlayan F.Bahçeli dostun tepkisi buydu. Bir başka sağduyu sahibi F.Bahçeli şöyle diyordu: "Tuncay o hindi tezahüratıyla ayıp etti!. Ama daha büyük ayıbı o hareketi onaylayan F.Bahçe yönetimi yaptı..." Sonuç, sevgiyi tüketen F.Bahçe derbilerden şampiyon çıktı ama 10 gün arayla iki kupayı birden kaybedip, gönüller şampiyonu bile olamadı. Yazık!.. 20.45 medyumu G.Saray Asbaşkanı Adnan Polat müneccim gibi... "20.45'te şampiyonuz" dedi, kastettiği anda G.Saray şampiyonluğunu ilân etti. Üstelik, F.Bahçe'nin 16 dakika uzayan Denizli maçının sonucunu dahi beklemeden... "Puan farkıyla şampiyon oluruz" dedi, yine Polat'ın dediği gibi bitti lig... Polat'ı bu tahmin yeteneğinden ve maçtan günler önce hazırladığı şampiyonluk şöleninden dolayı tebrik ediyorum. Tarihinin en sıkıntılı döneminde şampiyon olarak büyük iş başardı, G.Saray... Hem, tarihi rakibi F.Bahçe'yi en güçlü döneminde geçti hem de tarihinin rekor puanına ulaştı. G.Saray'ı ve G.Saraylılar'ı yürekten kutluyorum... Ancak!.. Bir şeyi çok meram ediyorum, acaba Polat'ı bu kadar iddialı konuşturan şey ne idi? Sevginin adresi yok Geçmişte G.Saraylılar, F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım'a özenirlerdi. Şöyle cömert bir başkanımız olsa Avrupa'da her yıl şampiyon olurduk diye... Şimdi ise F.Bahçeliler, G.Saray Başkanı Özcan Canaydın'ı alkışlıyor. Böyle bir babacan başkanımız olsa, bütün dünyanın sevgisini kazanırdık diye... İbretlik Sergen Sergen Yalçın üstün meziyetli bir futbolcuydu... Harika bir sol ayağa sahipti, futbolu şiir gibi oynuyordu. İnsan onu seyrederken büyük keyif alıyordu. Ancak o bu yeteneğinin hakkını ne yazık ki veremedi. Buna rağmen Beşiktaş, İstanbulspor, F.Bahçe, G.Saray ve Trabzonspor, Sergen'e en zor dönemlerinde kuçak açtı, şans verdi. Lakin, Sergen gerçeği değişmedi... Duran saat gibiydi Sergen... Sezon içinde bir maç süper oynuyor, herkesi büyülüyor ama koca sezonda kendini unutturuyordu. İşte, Sergen'in yeniden Beşiktaş'taki hazin sonunun özeti de buydu. Tigana gibi büyük bir futbolcu, idealist bir teknik adam, Sergen'e kapıyı gösterdi. Oysa o Sergen, bugüne kadar Daum da dahil hangi teknik adamla çalışmışsa hepsiyle problem olmuştu. Problem olmadığı ve "Saygı duyuyorum" dediği Tigana, Sergen'e futbolun acı gerçeğini öğretti. "Oynamayan yıldıza forma verilmez" diyerek... Evet, umarım Sergen'in yaşadıkları geriden gelen Muhammed gibi üstün meziyetli oyunculara ders olur da sahip oldukları yetenekleri boşa harcamazlar. Mıhlama İyiler daima kazanır (Bir reklam)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.