Fena kaçırdık

Başlangıç müthişti!.. İki top sihirbazı Tümer ve Alex'in taze sıkılmış portakal tadındaki o harika golleri! Fırtına gibi bir tempo ve ilk yarıda girilen 5 net pozisyon... Hangi birini anlatayım size?... Kontra atağa dayalı, geriden ve kanatlardan adam kaçırmayı hedefleyen akıllı hücum plânını mı anlatayım? Yoksa? Kezman'dan başlayan ve Volkan'a kadar uzayan, Az Alkmaar'a ilk yarıda pozisyon vermeyen kusursuz o takım savunmasını mı? Yoksa? Kazanılan turun nasıl dramatik bir şekilde altın tepsi içinde rakibe sunulduğunu mu? İddia ediyorum size, Avrupa'da böyle bir F.Bahçe'yi son yıllarda hiç seyretmemiştim. Özellikle ilk yarı, şiir gibi bir F.Bahçe vardı. Fakat? İkinci yarı, kabus oldu... Deniz'in birkaç pas hatası yüreğimi ağzıma getirdi... İşte o an, Tuncay'la, Apiah'la, Kezman'la kaçırılan fırsatlar için dizlerimi döverken "Neden 2 gol de daha fazlası değil" derken, o da ne? Martens! O kahreden golü atmaz mı? Böyle bir hata nasıl yapılır bilmem! Dizlerimin bağı iyice çözüldü... F.Bahçe'nin orta sahası da düştü. Ardından Kovermans'ın kabus gibi gelen golü bütün umutları aldı götürdü... Ah F.Bahçe!... Ah pişmiş aşa su katan Zico!.. Ah be, Boukhari'nin atak hazırlıklarına "dur" diyen, Dembele ve Kovearmans'ı ilk yarıdaki tüm ataklarda kilitleyip, Az Alkmaar'a geçit vermeyen Lugano! Soruyorum size F.Bahçeliler, Türk futbolu böyle bir dramı hak etti mi? Yazık! Elimizin altında tuttuğumuz turu fena kaçırdık! Allahm, sen akıllara sağlık ver ki, bir daha böyle fırsatları kaçırmayalım! Yazık!.. Bin kere, on bin kere yazık!