Fener'in gücü Sakarya'ya yetti

A -
A +

Hani derler ya, "Gücü gücü yetene" diye!.. Bizim, Süper Lig lideri F.Bahçe de Şampiyonlar Ligi'nde yediği tokatların acısını Sakaryaspor'dan çıkardı dün gece. Hem de ne çıkarmak!.. Çuvalla gol; 6-0!.. Hani, insana "Vavvvv!.." dedirten müthiş bir skor!.. Halbuki, F.Bahçe bu kadar golü çok rahat maçın ilk yarısında atardı. Fakat, Van Hooijdonk, Alex ve Tuncay hoyratça kullandı o güzelim pozisyonları!.. Yine de, kaçan onca gole rağmen F.Bahçe ilk yarıyı 3-0 önde bitirdi. Bunda şaşacak ne var, "Güç farkı" deyip geçersiniz!.. Ama hayır, işin aslı öyle değil. *** Sakaryaspor taktik kurbanıydı. Sakaryaspor ucuz kabadayılığın diyetini ödedi dün gece. Belli ki, yeşil-siyahlı takıma modern futbol oynatmayı kafasına koymuş olan Şaban Yıldırım hocanın Süper Lig'de öğreneceği çok şey var. En başta da futbolun savunma boyutu. Takım savunması, alan savunması ile adam adama markaj gibi önemli hususları göz ardı eden ve sadece futbolun hücum yönüne ağırlık veren Sakaryaspor yel değirmenine saldıran Don Kişot'tan farksızdı F.Bahçe karşısında. Her hücum denemesinin ardından, F.Bahçe kontrataktan golü buldu ve Sakaryaspor'un grogi olmuş boksör gibi gardı düştü. Savunma zaafları daha da arttı. Yoksa, Sakaryaspor öyle skora paralel mâhkûmiyet içinde bir futbol oynamadı. Aksine, tempolu, mücadeleci ve gereğinden fazla da ataktı. Ama eksikleri, F.Bahçe kadar tecrübeli ve kaliteli oyunculara sahip olamamaktı. Bunun da bedelini ağır ödediler. Zaten bu maçın kağıt üstündeki favorisi de hiç tartışmasız F.Bahçe'ydi. *** Takımlar arasındaki güç farkı maça şov havası kazandırdı. Leblebi çekirdek gibi goller atan Nobre'nin dün geceyi renklendiren birbirinden güzel gollerini şöyle bir tarafa alalım ve M.Yozgatlı'ya özel bir paragraf açalım. Bu çocuk, hayat iksiri gibi bir şey. Geriye dönün şöyle bir bakın, M.Yozgatlı'nın oynadığı maçlarda F.Bahçe daha tempolu, daha hareketli ve daha etkili bir futbol oynuyor. Bu çocuk hücumda Fener'in sağ tarafını şaha kaldırıyor. Nitekim dün de Fener her atağını M.Yozgatlı'nın kanadından yaptı. Ama güçlü rakipler karşısında M.Yozgatlı'nın savunma yönü için aynı övgüyü söylemek mümkün değil. Bir de bu yönünü geliştirirse bu kulvarın değişmez oyuncusu olur. Lyon maçının yıldızı Tuncay dün gece oyuna adapte olamadı, yorgun ve isteksizdi. Bu yüzden F.Bahçe'nin solu onun oynadığı bölümlerde felçli gibiydi. Ne zaman ki Serhat oyuna girdi, F.Bahçe sol kanadının da olduğunu hatırladı. Nitekim, Serhat da bu ahenk içinde sezonun ilk golünü attı. Hoşgeldin Serhat! Artık aklını başına al, F.Bahçe'nin futbolcusu olduğunu bil ve formana sahip çık koçum. Senin kalitende bir oyuncunun kenarda oturması senin değilse bile benim ağırıma gidiyor, bilesin. Bu arada Alex'e küçük bir not!.. İlk yarıda yaptığı pas hatalarının sayısını istatistikçilere sorsun ve elini vicdanına koyup düşünsün, "Acaba bu kadar pas hatasıyla oynayan bir futbolcuyu Daum dışında hangi teknik adam sahada tutar?" Bir özel paragraf da Aurelio'ya. Gol atmadı, ama gecenin bana göre kahramanıydı. İlk yarı iki kişilik oynadı. İkinci yarı birebir pozisyonlarda topla şov yaptı. Helâl olsun. Van Hooijdonk o kadar pozisyon içinde 6. golü de atmamış olsa her halde ceza tahtasına adını ilk sırada yazarlardı. Neyse o gol Pierre sempatisini yine canlı tuttu.

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.