Efendim, gazeteciğimizin ilk yıllarında bir spor muhabiri için en zor şey, ''Kapalı kutu'' denilen G.Saray'ı takip etmekti. Kimsenin ağzını bıçak açmazdı. Kol kırılır yen içinde kalırdı. Prof.Dr.Ali Uras başkan ile kulübe biraz şeffaflık geldi. Ardından Ali Tanrıyar ile ''Açıldı sandık, döküldü boncuk'' misali G.Saray'ın saklısı gizlisi kalmadı. Derken... Soruya soruyla cevap veren ve ağzından lafı kerpetenle söktüğümüz başkan Alp Yalman bu duruma bir disiplin getirdi. Bu disiplinin nedenini dönemin başkanı Yalman, Binicilik Tesisleri'ndeki bir sohbetimizde ''G.Saray orijininden uzaklaşmamalı'' diye açıklamıştı. Sonra, Faruk Süren ve Mehmet Cancun başkanlar geldi, geçti. Onlar daha popüler, daha vizyonel ve daha açık bir politika izlediler. Şimdi ise, bu politikadan memnun görünmeyen başkan Özhan Canaydın, yöneticilere dahi 15 gün konuşma yasağı getirerek, bazılarına göre sıkıyönetim uyguluyor. Bana sorarsanız, Canaydın, ''G.Saray orijinini harkete geçiyor.'' Doğru da yapıyor. Başka türlü, 140 milyon dolarlık borç yüküne rağmen yapılan transferleri nasıl izah edebilir siniz ki? Ya 15 gün sonrası, diye sormayın. Başkan o konuda da Hagi ve ekibine, özellikle de ''kavgacı, barda başında şişe kırıldı, sakat'' denilen ama idmanlarda şov yapan Fransız futbolcu Ribery'ye güveniyor. Figuran mısın Çelik Muhittin Boşat'ı futbolculuğundan beri tanımasam onun ne kadar düzgün, kaliteli ve kendi kendiyle barışık olduğunu bilmesem... Mutlu Çelik'in ''Muhittin bana 'Bir gün gelir Beşiktaş'la hesaplaşırız' dedi'' sözlerini dinledikten sonra, ''Vay anasına!..'' diyeceğim, ''..demek Beşiktaş'a karşı plânlı bir komplo girişimi var !..'' diye ben de başkan Yıldırım Demirören'in Boşat öfkesine alkış tutacağım. Ama hayır, gerçek öyle değil... Sanki bir yerlerden düğmeye basılmış gibi... Birileri, MHK'yı, Futbol Federasyonu'nu yıpratmak adına iplerle oynuyor. Mutlu Çelik de bu oyunun figuranı gibi davranıyor. Nereden mi biliyorum? Canım bunu bilmeyecek ne var? Biraz soğukkanlı düşünün... ..Ve, Boşat'tan bu sözleri duyduğunu iddia eden Çelik'e şu soruyu sorun: ''Bu içten pazarlıklı sözü neden ilk duyduğun anda açıklamadın da bugün açıklama ihtiyacı hissediyorsun?'' İtiraf ve düşündürdükleri Daha önce, Futbol Federasyonu Başkanı Levent Bıçakçı, TGRT Haber ekranlarında itiraf etti: ''Şike de var mafya da!'' Aynı itirafı, bu kez tam bir bucuk ay sonra Futbol Federasyonu başkan vekili Hasan Doğan tekrarladı. En yetkili ağızlardan ihbar ve itirafları duyup da failleri ortada göremeyince haklı olarak insanın aklına ''Pekii nerede bu şikeciler?'' veya 'Nerede sözü edilen futbol mafyasının üyeleri?'' diye sormak geliyor. Tabii bir şey daha... Yönetici şikayet eden midir yoksa şikayetleri değerlendirip rafine eden mi? Lütfen beyler, az laf çok iş yapın. 2006 sorusu Yedi takımlı 2.Grup'ta, 2006 Dünya Kupası finalleri için Ukrayna şaşırtan bir performansla öne çıkıp da Türkiye çok gerilerde kalınca, herkes birbirine şu soruyu soruyor: "Haluk Ulusoy federasyon başkanı olsaydı, Türkiye 2006 yarışında bu kadar geri kalır mıydı?" Anelka mı Yattara mı? Hoppala!.. ''Bu tartışma da nereden çıktı?'' demeyin. Yattara iddialı... ''Giyim tarzı olarak Anelka'yı örnek alıyorum ama futbol olarak ben ondan daha yetenekliyim!'' Anelka'nın dolaşıp geldiği yerler, Yattara için henüz hayal olduğuna göre, gerçek kıyaslama sahada olacak. Bekleyelim ve görelim, hangisi takımına daha faydalı olacak? MIHLAMA Her yeni nesil kendisini bir evvelkinden daha zeki, bir sonrakinden daha akıllı sanır. (George Orwell)