Milli Takımımız'ın 2006 Dünya Kupası elemelerinde 5-2 mağlup ettiği Gürcistan'ın nasıl bir ülke olduğunu biliyor musunuz? Bilmeyenler için birkaç küçük not aktaralım... Yakın bir zamanda ''Gül devrimi'' ya da ''Kadife devrim'' adı verilen sivil bir darbe ile yönetim değişikliği yaşadı. Şevarnadze gitti, Saakaşvili geldi. Refah payının artmasını isteyen halk ne kazandı? Sadece daha çok hürriyet... Ruslar'dan kalma binalar bakımsızlıktan dökülüyor...Yoksulluk, işsizlik ve perişanlık had safhada... Halkın alım gücü daralmış, bütün umutlar, 10 Mayıs'ta bu ülkeyi ziyaret edecek olan ABD Başkanı Bush'un yapacağı yardımlara bağlanmış... Madalyonun ön yüzünde böyle bir tablo duruyor. Diğer yüzü ise inanılmayacak derecede şaşırtıcı. Gürcü gazetecilerin ifadelerine göre, ülkede 1 milyon 795 bin kişi sporu bir hayat tarzı haline getirmiş ve düzenli olarak her sabah fitness yapıyor. Bu faaliyet için ülkede tam 7 bin fitness merkezi tesis edilmiş. 7 bin 500 antrenör tahsis edilmiş. Ayrıca bunlara ek olarak daha üst gelir grupları için bin adet yeni kaliteli salon açılmış. Alaxhandzy ve Eshere gibi iki büyük spor kompleksi, kapalı ve açık tenis sporları için tahsis edilmiş. 80 bin kişilik Dinamo Stadı ve 40 bin kişilik Lokomotiv Stadı'nın yanı sıra 1400 jimnastik salonu, 70 adet olimpik yüzme havuzu, 2500 basketbol, 3700 voleybol, 870 adet hentbol sahası, altyapı eğitimi için bin 600 futbol sahası ve 270 adet atış poligonuna sahip bir spor ülkesi Gürcistan... İşte millilerimiz, San Marino gibi küçük bir ülkenin değil, Gürcistan gibi bir spor ve sporcu ülkesinin Milli Takımı'na tam 5 gol attı. Paranoyayı aşamadık Büyüyoruz... Sanayide, ekonomide, sanatta, sporda... Hakikaten büyüyoruz. Ama anlayışta yerimizde sayıyoruz. Sevgili Engin Atay, nefis bir tespitte bulunmuş, Yılnur Önen'in Elazığ yöneticileriyle yemek yemesi üstüne... Diyor ki Atay, ''Şike, teşvik dedikodularının kol gezdiği bir haftada sen nasıl olur da Elazığspor yöneticileriyle yemek yersin?'' Devam ediyor, ''Hem de senin meslektaşını döven yöneticilerle nasıl birlikte olursun?'' Tabii bir de geçmişten örnekleme yapıyor, ''Orhan Erdemir'in başına gelenlerden ders almadın mı?'' diyerek. Evet sevgili okuyucular... Burası Türkiye, biz sütte leke arayan bir toplumuz... Gölgemizden korkarız... Herkese potansiyel suçlu gözüyle bakarız. O yüzden ne kadar büyürsek büyüyelim, paranoyalardan kurtulamayız. Bundan dolayı da 40 yıl yürüsek bile bir arpa boyu yol alamayız. Flu fotoğraflar Bir yanda güneş gibi duran taptaze zafer... Atılan 5 gol ve oynanan nefis futbolla umut dolu bir ülkenin zaferi... Gürcistan zaferi. Diğer tarafta yurt dışına çıkınca bittiğini sandığımız, şike, teşvik gibi yılan hikayesine dönen ve hiçbir sonuç çıkmayan ahlâk dışı ithamlar. İşin en acı tarafı, sonu gelmeyecek bu tartışmalara katılan kişinin Atay Aktuğ gibi spordan gelme, beyefendiliğiyle tanınan ve Trabzonspor'u güçlü kulüpler safına katmak isteyen vizyon sahibi bir başkanın olması. Afedersiniz... Aziz Yıldırım'ın söylemlerine karşı başlatılan ''Tencere dibin kara'' tarzındaki bir tartışmayı, başkaları neyse ama, ben şahsen Aktuğ'a yakıştıramıyorum. Aman başka ''etik'' değerler derken bir yara da sen açma n'olur. Mıhlama Beğenmek de beğenmemek de elinizde ama eseriniz ne kadar güzel olursa olsun beğendirmek sizin elinizde değil.