Hangisi gerçek Yanal?

A -
A +

Operasyon sonrası notlarıma baktım... "Ersun Yanal nasıl biriydi?" diye... Notlar; onu Ege'nin kimliğini yansıtan bir efe gibi sunuyordu... Ama; silahları elinden alınmış yetkisiz bir efe! Belki de bu yüzden yalpalıyor, farklı kişilikler ortaya koyuyordu. Mesela; Hakan Şükür konusunda "İntikam şurubu içmedik" diyen de oydu... Hakan Şükür'ü en ihtiyaç duyduğu maçta bile aday kadroya almayan da o. İnandığı doğrudan hiç taviz vermiyor olmak bir güç sayılmalıydı... Ama; bu inatlaşma Yanal'a kredi, A Milli Takım'a çıktığı Dünya Kupası final yolunda ha bire puan kaybettiriyordu. Yanal bunu göremedi, gördüyse de bir anlam veremedi. Uyarılar ise hiç kâr etmedi. O, "Dik başlı prensip adamı!" gibi durmaya devam etti. Bu ülkede dillerde pelesenk olan "Keskin sirke küpüne zarar!" sözünden habersizmiş gibi... Kararlı ve mücadeleci olmak güzeldi ama tutarlılık da gerekirdi. Milli Takımlar Teknik Direktörlüğü'ne talip olan da, bu yetkisi elinden alınıp Milli Takım Teknik Direktörü yapıldığında ortalığı ayağa kaldıran da oydu. Ama ne gariptir ki; Akdeniz Oyunları için "Olimpik Futbol Milli Takımı'nın başında ol!" denildiğinde bu görevin kendisine verilmesine isyan eden de oydu! İşte, Futbol Federasyonu'nu yönetenler anlam veremedikleri bu zikzaklar arasında dolaşan marjinal adamlardan hangisinin gerçek Ersun Yanal olduğunu çözemedikleri için yollarını ayırdılar. İyi mi oldu, kötü mü bilemeyiz ama bu yaşananlar göreve gelecek yeni teknik adam için bir ibret vesikası olarak arşivlerde duruyor. Şükür... Söz Hakan'da Her insan kazanmak için yaşar. Çünkü kaybetmek acı ve ıstıraptan başka bir şey vermez. Yanal - Şükür zıtlaşmasında son kazanan şimdilik Hakan, kaybeden ise Ersun hoca görünüyor. Ama Milli Takım'ın önünde de 9 puanlık 3 büyük maç duruyor: Danimarka, Ukrayna ve Arnavutluk! Evet şükür... Şimdi söz sırası Hakan'da! Onu yeniden Milli Takım'da görmek için sabırsızlanan herkesin tek arzusu "kazanmak!" Çünkü; "kazanmak" insanları da, ülkeleri de güçlü, güvenli, moralli ve mutlu kılıyor... Böyle ortamlarda ise kalite, güven ve verimlilik daha bir başka oluyor. Bir kelimelik oyun Ersun hoca ile bir tarihte tek kelimelik oyunlar oynamıştık, Bugün onları paylaşalım sizlerle istedim. İşte sorular ve Yanal'ın cevapları: Zafer : Kazanmak Güç : Karakter Karakter : Değişmeyen gerçek Haysiyet : Vazgeçilmeyen değer Medya : İletişim Şükür : Hamd Dünya : Yaşam Yasak : Kalıp Bülent : Enerji Emre : Sihirbaz Kupa : Özlenen sonuç İstifa : Tek taraflı çözüm İstanbul unutuldu Tam bir fiyasko!.. Olimpiyatlara ev sahipliği yapmak için yanıp tutuşan İstanbul için indirilen ağır bir darbe... Düşünün, Akdeniz Oyunları Kafilesi İspanya'ya 305'i sporcu tam 500 kişiyle gidiyor. Davetliler arasında kimler kimler var! Ama; olması gerekenler yok... Mesela bu ülkede en fazla lisanslı sporcuyu bulunduran 14 milyon nüfuslu şehrin GSGM İl Müdürü o kafilede yok! Neden, anlayabilmiş değilim? Anladığını iddia eden biri varsa da lütfen anlatsın. Acaba; GSGM Genel Müdürü sevgili dostumuz Mehmet Atalay, İstanbul'un bir olimpiyat şehri olacağına inanmıyor mu? Eğer inanmıyorsa, onca harcama, onca bürokratik hamleler niye? Yoksa; İstanbul'un olimpiyat şehri olacağına inanıyor da, kendi seçip getirdiği GSGM İl Müdürü Tamer Taşpınar'a inanıp güvenmiyor mu? Sorun nedir, lütfen açıkla sevgili Atalay! Açıkla çünkü, bu şehrin müdürü böyle bir organizasyonu bir daha nerede, ne zaman görür ve uygulamalarında baz alır? Mıhlama Akıllı insan her şeyin farkına varır. Budala ise her şey hakkında fikir söyler.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.