Süper Lig, tarihinde ilk defa farklı bir liderle tanıştı. Vestel Manisaspor, 7. haftada ligin zirvesine kuruldu. Peki, bu bir serap mı, değilse Vestel Manisaspor bugünkü zirvede kalıcı mı yoksa saman alevi gibi parlayıp sönenlerden mi olacak? Soruların cevabını zamana bırakalım. Ama bildiklerimizi aktaralım. 1. Vestel Manisaspor bulunduğu yere tesadüfen gelmedi. 2. Bugünkü başarı ne sadece Ersun Yanal'a ne de mevcut kadroya ait. Neden, izah edelim... Tam 3 yıl öncesiydi, Polat Otel'de bir davete katılmıştım. O gün, tatlı su balığı görünümünde olan Vestel Manisaspor, okyanusa açılma kararı vermişti. Bunu da ulusal medyanın önde gelen temsilcileriyle paylaşıyordu. Kulübün o dönemdeki başkanı Ahmet Nazif Zorlu kürsüden oldukça iddialı bir konuşma yaptı. Özü şuydu o konuşmanın: "Biz, girdiğimiz her sektörde en başa oynamalıyız! Mustafa Denizli gibi kariyerli bir hocayı, Vestel Manisaspor'un başına bu sebeple getirdik." Fakat, ilginçtir, dağ fare doğurmuştu... Sonuç, Mustafa Denizli için de, Vestel Manisaspor Başkanı Ahmet Nazif Zorlu için de tam bir hayal kırıklığıydı. Çünkü, "istemek", "başarmak" demek değildi. Başarı, önce birlik - beraberlik isterdi. Bu noktada Vestel Manisasporlular kırılmışlardı, sinerjilerini daha o günkü toplantıda başlayan gereksiz bir tartışmayla kaybetmişlerdi. O manasız tartışmanın özü şuydu, "Kulübü Vestel Grubu mu yönetecek, yoksa Manisalılar mı?" Mustafa hocanın tüm plân ve projeleri bu kısır tartışmada kayboldu. Tabii olan da Vestel Manisaspor'a oldu. Fakat, "Bir musibet bin nasihatten evladır" sözündeki gibi bu olumsuzluktan çok önemli dersler çıkardılar, V.Manisasporlular. Nitekim, Ahmet Nazif Zorlu kendi perde gerisinde kalarak o günkü "en başa oynama" hedefinden uzaklaşmadan, futbolun doğruları içinde çözümler üretti. Vestel Manisaspor yeniden yapılandırıldı. Teknik direktör olarak yine ülkenin en genç ama yaşına göre en tecrübeli, en kariyerli teknik adamı olan Ersun Yanal takımın başına getirildi. Ersun Hoca, gerek Milli Takım'da da yaşadığı tecrübe ile Bülent, Hakan Balta ve Johana dışında mevcut kadroyu futbol dünyasının arı işçileriyle donattı. Ümit, Zelenka gibi tecrübelerin yanına gençleri kattı. Yepyeni bir takım kurdu. Sonuç mu, güneş gibi parlıyor; 6 maçta 4 galibiyet, 2 beraberlik, 15 gol atıp, sadece 4 gol yemiş. O, beraberliklerin ikisi de G.Saray ve Trabzonspor dişli takımlara karşı alındı. Ancak ligin başındaki bu parlak görünüm, şampiyonluğun garantisi değil. Çünkü Vestel Manisaspor'un önünde büyük bir engel var; o da tecrübe eksikliği! Başarıyı hazmedebilme olgunluğu... Artan baskılar karşısında takım bütünlüğünü koruyabilme mukavemeti. Bunlar, Vestel'in önündeki en büyük rakip olarak duruyor. Vestel Manisaspor bunları aşabilir mi? Açıkçası, endişeliyim... O yüzden Vestel Manisaspor'un da geçmişteki Eskişehirspor, Boluspor, Sarıyer, Bursaspor ve G.Antepspor gibi anlık parlayıp, sönenlerden olmasından korkuyorum. Çünkü daha bugünden pirenalar, Vestel Manisaspor'a hücuma başladılar bile... Ersun Yanal'ın devre arasında Vestel Manisaspor'u bırakıp, F.Bahçe'nin başına geleceği konuşuluyor, İstanbul'da. Bu mümkün mü? Eğer Ersun Hoca, Milli Takım'ın başında iken bu satırın yazarlarına söylediği sözlerde samimi ise bu yönetim olduğu sürece F.Bahçe'nin başına gelmesi mümkün değil. Peki, bir başka takım için Ersun Hoca böyle bir çalımı Vestel'e atar mı, bilmem? Çünkü, Ersun Hoca'nın istikrardan yana karnesi zayıf! Ama bildiğim bir şey var, bu tartışma Yanal'ı değilse de ekibinin kafasını karıştırmaya yeter. Karıştırmaması için Vestel Manisaspor, şimdiden kendini bekleyen handikapların tedbirini almalı. Tartışmaları başlamadan bitirmeli. Ersun Hoca, "Bir yere gitmiyorum. Sonuna kadar Vestel Manisaspor ile beraberim" demeli. Ya da?.. Erciyes maçında 3 gol atan Zelenka'nın "Bu, benim değil, takımımın başarısı" sözündeki gibi başarıyı hazmettiklerini herkese göstermeli. Aksi takdirde, 5. şampiyon takım olarak tarihe geçme arzu ve sektörde en başa oynama hedefleri hayal olur!