samdan
camii
hayirli-ramazanlar

Hiç değilse G.Birliği bayram etsin

A -
A +

Duyduk duymadık demeyin. G.Birliği'nin UEFA'daki rakibi Parma topu atmak üzereymiş! Kulübün sahibi olan Tanzi ailesini, kara düşünceler almış. Nasıl almasın ki? Aşırı borç yükü, aileye ait Parmalat şirketler grubunun hisselerine, iki haftada yüzde 75 değer kaybettirmiş. Aile Fiorentina gibi batmamak için çareyi yıldızlarını satmakta bulmuş. Şimdi, Adriano, Gilardino, Frey, Barone, Ferrari ve Machionni gibi oyuncular pazarda alıcı bekliyor. Mezarcılar ne yapar bilmem ama Beşiktaş, F.Bahçe ve G.Saray yıldızları kapmak için ellerini çabuk tutsun. Kendileri değilse bile hiç değilse G.Birliği bayram etsin. Siyasetçi, spor ve güzellik Spora, siyaset bulaştırılmamalı... Ama?.. Siyasetçi de spordan uzak durmamalı. Niçin mi, anlatalım... *** Başarılı sporcuların ödül töreninde, bir poz en öne çıktı. Bu pozun kahramanı, Dünya Özel Olimpiyatları'nda yüzme ikincisi olan zihinsel engelli Caner Ekin'di.... Törende, sevinç çığlıkları ile sahneye fırladı. Başbakan Tayip Erdoğan'a koşup, sımsıkı sarıldı... Başbakan da böyle bir şey bekliyormuş gibi aynı sıcaklıkla karşılık verdi. ...Ve kalpten kalbe kurulan bu köprü herkesi duygulandırdı. Tabii en çok da Ekin'i... O başını Başbakan'ın göğsüne dayadı, dakikalarca sevinçten ağladı. İşte benim siyasetçim... İşte benim sporcum ve işte güzellik! UEFA denilince... Futbolda dün yok, yok olmasına ama... UEFA dendi mi, akla G.Saray gelir! Beşiktaş, G.Birliği ve G.Antep! Ne yazık ki yaya kalır bu yolda... G.Saray dendi mi de kriz ve kaos gelir. Kupadaki renklilik uçar... Canaydın, Terim ve Şükür'ün soluk resimleri düşer, suyun üstüne... Ya hep birlikte yükselecekler ya hepsi birden... Tek taraflı nasihat Bizim medyada, Ahmet Dursun'un defteri çoktan dürüldü. Peki Beşiktaş, bu futbolcunun sözleşmesini tek taraflı fesh etti mi etmedi mi? Ahmet, "Böyle bir şey yok. Olsa benim ya da menajerimin haberi olurdu" diye açıklama geçti. Hüsnü Güreli'yi kaynak gösteren medya, iddiasında ısrarlı. "Beşiktaş'ta Ahmet Dursun dönemi bitti!" Lucescu'ya sordum, "Ahmet'in durumu nedir?" diye, önce dudak büktü, "evet, gönderdik" diyemedi. Ama, ısrarımız üzerine, "Disiplin" diyerek ekledi: "Ben, Almanya'daki değil buradaki oyunculara bakıyorum! Beşiktaş'ta rekabeti güçlü kılacak ikinci bir golcüye ihtiyaç var. Ahmet nerede? Artık onun durumu beni ilgilendirmiyor." Bir yetenek zengini olan sevgili Ahmet, hiç değilse ilerisi için tek taraflı nasihatten bir ders çıkarabilecek misin? Sokullular aranıyor! Futbol ülkesi Türkiye'den, 2004 Avrupa Şampiyonası finallerinde bir hakemimiz yok? Ama göz ardı edilen voleybolda Ümit Sokullu, Dünya Şampiyonası'ndaki yönetimiyle göğsümüzü kabartı. Sokullu'ya bravo ama futboldaki bu ayıp kimin eseri? Futbol Federasyonu'nun mu? MHK'nın mı, medyadaki hakem yorumcularının mı, keseri kendine yontan yöneticilerin mi? Yoksa parasını, zamanını, sevgisini ve gönlünü futbola veren milyonların mı? İyi düşünün ve cevabını kestirmeden verin. İsterseniz düşünürken bir de, Trabzonsporlu Fatih Tekke'nin sözlerine kulak verin: "Hakemler Anadolu takımlarına karşı daha adil davranmalı. Öyle maçlar oluyor ki, tekmelerle biçiliyoruz. Yüzde yüz kırmızı kartlık pozisyona sarı bile çıkmıyor. Takımlarımız Avrupa'ya gidince de eksikliğimiz ortaya çıkıyor." Sadece takımlarımızın eksikliği mi, hakemlerimiz de finallerden elenmiyor mu? MIHLAMA Savaşlarla kirlenen dünyayı arıtacak en önemli güç, spordur. O, dünyanın sıklıkla kararan gündeminde bir güneş ışığı, bir sabah tazeliğidir. Recep Tayyip Erdoğan Trabzon'da güller açıyor Dünya Liselerarası Futbol Şampiyonası'nda Trabzon Lisesi birinci... Ne de olsa futbol geninin Trabzon birincisi! Tempolu futbol, bol pozisyon, şut ve gol, Karadeniz'de mutluluk reçetesi... Uzun bir aradan sonra G.Saray zaferi derbilerin birincisi! Turgay Semercioğlu ile lig ve kupa dolu dizgin gidiyor. Ne de olsa teknik kadro; ağabey - kardeşlik yarışının birincisi! Trabzon'da buzlar eriyor, güller açıyor, dargınlık, kırgınlık bitiyor, eski dönem geliyor. Ne de olsa Trabzon insanlık birincisi! Delidir, ne yapsa yeridir Dervişin biri, kendisine "deli" diye bağırmaları için çocuklara keseyle altın dağıtırmış. Bunu gören bir yakını sormuş: - Salih ağa... Sen son derece zeki, akıllı, bilgili ve maharetlisin... Çocuklara, 'Deli Salih' diye bağırtmanın maksadı nedir? "Eeee... Nefis terbiyesi...'' demiş Salih ağa ve eklemiş: "İş, bir defa olsun adını 'deliye' çıkarabilmektir. Onu başardın mı, sonrası kolay... Artık ne yapsan, millet 'delidir' diye hoş görür seni." Bir dönem deli rüzgâr gibi ortalığı kırıp geçiren İlhan Mansız galiba bu işi başardı. Şimdi ne eski hırçınlığı kaldı, ne de eski kusur arayanları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.