Hani, güreşte bir tabir vardır, "Kendi oyununa yenik düşmek" diye... Fener de öyle ofsayta düştü. Hem de kendi oyunuyla... Fakat.. Sonunda doğruyu buldu ve hüsranı destana çevirdi de o lüzumsuz ofsayt taktiği yüzünden, UEFA Kupası umutlarını suya atmadı. *** Tümer ve Tuncay... Gecenin destansı isimleriydi. Hem de, Az Alkmaar'ın 3. gole ulaştığı anda, füze gibi şutlarıyla küllerinden doğmasını sağladılar F.Bahçe'nin. Helâl olsun. Alkmaar'da, De Zeeuw'un boş kaleye yuvarladığı perdeyi açan golde benim çözemediğim şey, F.Bahçe gibi bir takımın ofsayt taktiği uygularken böyle acemice bir pozisyonu nasıl verdiğiydi? Ayrıca Volkan gibi tecrübeli bir kalecinin uzaktan vurulan o golleri nasıl yediğini de anlayamadım. Neyse... *** Aslında dün geceki AZ Alkmaar iki hamlede mat edilecek bir takımdı. Ne Şota'sı vardı, ne sigortası, ne de kalesini bekleyen tecrübeli bir kalecisi.. Nitekim yokluktan Luis Van Gaal, Waterman adında bir genci koymuş kaleye... Hollandalı meslektaşlarımın bu kaleciden dolayı dizleri titriyordu. "UEFA'da ilk resmi maçına çıkan Waterman'a atılan her şut gol olur" diye... Yanılmadılar... Ama F.Bahçe az daha bu avantajını kullanamayacaktı. Eğer Tümer'in iki ve Tuncay'ın bir nefis şutu olayı çözmese, şimdi umutlanmak yerine oturup, ağlıyor alacaktık. Neyse... Mehmet Yozgatlı ve Deivid'in şutları dün amacına ulaşamadı. Ama, bu maç bir şeyi gösterdi ki; F.Bahçeli oyuncular bu tür şutları böyle maçlarda çok daha fazla ve çok daha şiddetli denemeliler. Hele Deivid'in o yan direkten dönen şutunu hâlâ unutamadım. Ah o vuruş gol olsaydı F.Bahçe, Kadıköy'de tarih yazardı. Neyse o tarihi yazmak rövanşa kaldı. Haydi F.Bahçe, turu al ve gel ve bu işin hayal olmadığını göster!