Eğri oturup doğru konuşalım... Bu kafa, bu kadro ve bu futbolla Beşiktaş'tan ne köy olur ne de kasaba... Büyükleri bir tarafa bıraktım, G.Antep, Göztepe, İstanbulspor ve Kocaelispor'un arasından bile sıyrılamaz bu takım. Neden derseniz?. Hem belirtelim. Bir kere, ligin 5. haftası oynanıyor, ama ortada Beşiktaş diye bir takım yok. Savunması, ortasahası, hatta forveti, karma karışık bir takım Beşiktaş. Hele kalecisi Kjaer, hiç mi hiç güven vermiyor. Dün ilk yarıdaki kötü oyuna bakarsanız, kelimenin tam anlamıyla Beşiktaş için şu yorumu düşersiniz: "Ucuz etin yahnisi olmaz." Açıkça söyleyelim, Beşiktaş'ın ortasahasından hücumuna, bir tek olumlu pas çıkmıyor. Şifo Mehmet'in yerini doldurur diye alınan Baya, tam bir fiyasko. Resmen yalancı paslar yapıyor. Tıpki atletizmdeki tavşanlar gibi. Boşuna koşuyor. Top ayağına geldiğinde de, yan pas ve geri paslarla idare ediyor. Yedek kulübesine bakıyorum. Yasin, Bayram ve Erman oturuyor. Acaba bunlardan birini Daum, sahaya sürse değişir mi, oyun diye düşünüyorum. Ama cevap pek parlak değil. Çünkü Beşiktaş'ta oyun kilitlendiği anda takımını ateşleyecek Pascal Nouma gibi bir lider futbolcu yok. Belki de Beşiktaş'la İstanbulspor arasındaki en önemli fark da bu. İki takım arasındaki skor değişimini İlüzyonist Bushi yapıyor. Beşiktaş oyundan kopup durduğu bir anda, yani herkesin uyuduğu bir sırada Bushi topa öyle vuruyor ki, hem sahadakiler hem de tribündekiler uyanıyor. Nitekim, dün de Bushi'nin 3 vuruşundan biri gol oldu, ikisi direkten döndü. Burada Aykut Kocaman'a özel bir bölüm açalım. O da ekonomik oyuncularla işi idare ediyor. Ama, öyle bir sevgi yumağı örmüş ki, onun bu sevgisinden ortaya taş gibi bir İstanbulspor çıkmış. Belki geçmişteki Trabzonspor gibi. Teker teker atarak, üçer puan alıp zirveye oynuyor. Ama bu takımın bir de hücumda gol atmayı öğrendiğini düşünün bir bakalım. O zaman ortaya nasıl bir İstanbulspor çıkar? Kararı siz verir.