samdan
camii
hayirli-ramazanlar

Kaç Tahitili var?

A -
A +

Allah nasip etti, Barcelona-92, Atlanta-96 ve Sidney-2000 Olimpiyat Oyunları'nı spor yazarı sıfatıyla çıplak gözle yerinde izledim. Los Angales-1984'ü Tercüman Gazetesi Olimpiyat Masası'nın en genç müdavimi ve Seul-1988'i de Gelişimspor'da takip ettim. Hepsinde de inanılmaz bir heyecan vardı. Ama 2004 Atina'da öyle bir şey yaşandı ki, tarihte bir örneği daha görülmemiştir. Tunus-Sırbistan Karadağ maçı 1-1'ken Tahitili hakem Charles Ariiotima, Tunus lehine verdiği penaltıyı tam 6 kez tekrarlattı. Tunuslu oyuncu Muhammed Cedidi ilk vuruşta topu ağlara yolladı. Hakem, Tunuslu oyuncular vuruştan önce ceza sahasına girdiği için golü iptal etti, penaltı tekrarlattı. İki ve üçüncü vuruşlar da gol olmasına rağmen aynı gerekçeyle penaltı tekrarlandı. Dördüncü ve beşinci vuruşu Sırp kaleci Milojeviç kurtardı. Ancak hakem bu kez de Sırbistan Karadağlı oyuncular vuruştan önce ceza alanına girdiği için penaltıyı tekrarlattı. Altıncı vuruşta Cedidi ihlâl olmadan penaltıyı gol yaptı. Karşılaşmayı Tunus 3-2 kazandı. Ama sonuç iki takıma da yaramadı, ikisi de elendi. Uzatmayalım, "Atina'da niçin bir futbol hakemimiz yok?" diye düşündüğümde aklıma Tahitili hakem ve 6. kez tekrarlattığı penaltı geldi. Sahi, bizim Süper Lig'de kaç hakemimiz aynı şeyi yapardı? Üzülme Necdet hoca Beşiktaş'ın gecesinde Türk güreşinin iki unutulmaz simasıyla karşılaştım. Biri, Hamza Yerlikaya başta olmak üzere Serhat Karadağ ve Salih Bora gibi şampiyonların hocası Necdet Uçar, diğeri Türk güreş hakemliğinin duayeni Ahmet Köksal'dı. İkisi de hâlâ çakı gibiydi. İkisi de hâlâ faal!. İkisi de Beşiktaş'ın Güreş Şubesi'ni canlandırmak için kafa kafaya vermişti. Pek sevindim. Ama gel gör ki, Beşiktaş'ın gecesinde Beşiktaş'ı yazıp çizenler Türk güreşinin bu iki büyük ustasını tanımadı. Onca gazeteci arasından sadece iki kişi ustalar selam verip hal hatır sordu. "Vah benim güreşime!" diyen Necdet hoca bu duruma pek üzüldü. Üzülme be hocam! Asıl iç çekmesi gerekenler sen değil, bizleriz! Vah benim medyama! Devler dev iken "Türkiye: 1 - Beyaz Rusya : 2" Ersun Yanal ile 6 maçta iki yenilgi! Üzülüyorum! Çok üzülüyorum!.. Hem Ersun hocaya, hem de sonuçlara! Neden biz böyleyiz? Neden tuttuğumuz dalı kurutmakta mahiriz! Neden? Mustafa Denizli, Fatih Terim ve Şenol Güneş? Neden tribünde oturuyorsunuz? Neden? Del Bosque'den daha mı yaşlısınız? Hagi'den daha mı tecrübesiz?.. Yoksa Daum'dan daha mı yorgunsunuz? Mazeretiniz yok, dönün sahalara! Yoksa, masal kahramanı olacaksınız. Atalay bu, unutmaz! "Elvan altını kapar ve Süreyya Ayhan olayı kapanır" diyor, spordaki dostlar. Yanılıyorlar. Yanılıyorlar, çünkü onlar, Mehmet Atalay'ı tanımıyorlar. Onu, günü yaşayan, hafızası zayıf genel müdürlerle karıştırıyorlar. Atalay farklıdır, bir yanlış görmüş ve düzeltmeye karar vermiş ise asla unutmaz, o işin sonuna kadar takipçisi olur. Uzatmayalım, söyleyeceğimizi özetleyeyim. Ya Süreyya, Atalay'ın seçip atayacağı hocayla çalışır, ya da atletizmi unutur. Derya olsa ne yazar Hep övünürüz! "Üç tarafımız DERYA deniz!.. 25 milyon genciz! Şöyle yüzeriz, böyle başı dik gezeriz." Ne gezer! Yıl 1996 Atlanta! Yıl 2000 Sidney! Yıl 2004 Atina! Derya aynı Derya! Hüsran yine hüsran! Ya Alibeyköy deresinde ya da Atina havuzlarında boğuluyoruz. Yazık!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.