Gol ararken, gol yedi Fener!.. Tıpkı Süper Lig maçlarındaki gibi... Alışkanlık oldu artık F.Bahçe'de önce gol yiyip sonra oynamak. *** F.Bahçe'nin 1-0 geriye kapadığı ilk yarı istatistiklerine bakıyorum. Topla oynama oranları F.Bahçe yüzde 57, Milan yüzde 43. Özetle; topu oynayan F.Bahçe, golü atan Milan. Bu sonuç futbolun cilvesi mi, değil... İki takım arasındaki kalite farkı mı, o da değil... O halde nedir bu? Sadece tecrübe farkı. Ne istediğini bilme ve onu elde edebilme farkı. *** Oysa canını dişine takarak oynayan bir F.Bahçe vardı sahada... Milan'ın gücü karşısında pes etmeyen... Aksine kendi oyununu rakibine kabul ettirmeye çalışan bir F.Bahçe... Fakat bu dik duruş işe yaramadı. Çünkü, basit goller, konsantrasyon kaybı ve tecrübesizlik, zafer yaşanması gereken bir geceyi kâbusa dönüştürdü. Buna karşılık, yorulmadan, riske girmeden ve alabildiğine soğukkanlı bir havada oynayan Milan sonuçtan emindi. İşte bu karizma, işte bu büyüklük. *** Hakkını verelim, Daum ilk defa Avrupa maçlarında bu kadar cesurdu. F.Bahçe ilk defa bu kadar kendinden emindi. Anelka, Alex, Serkan ve Tuncay ilk defa bu kadar diri ve istekliydi. Ama karşıda Carlo Ancelotti gibi bir tilki teknik adam duruyordu. F.Bahçe savunmasının günlerce hazırlığını yaptığı Milan'ın gol silahları Shevchenko ve Vieri'yi durdurma hesaplarına karşı ince bir taktik geliştirmişti. Bu iki oyuncu F.Bahçe savunmasını çapraz koşularla oyalarken, Milan, Brezilyalı Kaka'yı pusuda bekletiyordu. Kaka'nın hedefi şut ve goldü. F.Bahçeliler ne yazık ki bu sinsi planı fark edemedi. Ve bir iki prova sonrası Ambrossini - Pirlo paslaşmasında perdeyi açan Kaka, Fener'in gardını düşürdü. Arkası mâlum... Anelka'nın düşürülmesi ve Alex'in golü heyecandan başka bir işe yaramadı. Fener'in üzüntüsüne bir de Shevchenko tuz-biber ekti. Alacağın olsun Milan...